“O Kapıdan Kimler Girmeli?”
Bir kapı düşünün. Mektebin, medeniyetin, insanlığın eşiği…
Üzerinde bir levha var:
“Kalbinde vicdan, merhamet, sevgi ve adalet taşımayan bu kapıdan içeri giremez.”
Evet, belki şu an bu levha sadece bir temennidir. Ama biliyorum ki her eğitimcinin gönlünde, o kapının üzerinde böyle görünmez bir yazı vardır. Olmalıdır da…
Çünkü öğretmenlik; sadece ders anlatmak, sınav yapmak, müfredatı yetiştirmek değildir. Öğretmenlik bir bakıştır. Bir çocuğun gözlerine bakıp orada söylenmemiş kelimeleri anlayabilmektir. Bir öğrencinin susuşunda sakladığı çığlığı duymaktır. Kalabalıklar içinde unutulmuş bir çocuğa “Ben seni görüyorum” diyebilmektir.
Eğitim fakülteleri, sadece bilgi aktarımının değil; karakter inşasının, kalp terbiyesinin de başladığı yerlerdir.
O yüzden diyorum ki:
Eğer bir öğrencinin başını okşamaktan imtina eden biriysen, bu kapıdan girme.
Eğer sabrın, şefkatin ve adaletin yükünü taşımayacak bir yüreğe sahipsen, lütfen bu mesleğe yönelme.
Zira eğitim, sadece aklı değil kalbi de eğitmektir.
Mülakatlarda adaylara “kaç kitap okudun?”, “en son hangi teoriyi inceledin?” diye sormak elbette önemlidir. Ama asıl soru şu olmalı:
“Kalbini bir çocuğun yüreğiyle hizalayabilir misin?”
Zira biz çocuklara bilgiden önce güven vermek zorundayız. Sevgi olmadan öğretilen bilgi, ruha ulaşmaz. Sevgi ve adalet olmadan kurulan sınıf, dört duvardan ibarettir.
Bugün bir öğretmenin öğrencisiyle kurduğu göz teması, yarının adalet anlayışını belirliyor. Bugün bir çocuğa gösterilen anlayış, yarının toplumsal huzurunu şekillendiriyor. O yüzden eğitim, bir devlet işi değil, bir insanlık işidir.
Ve bu işin öznesi öğretmendir.
Öğretmen; elindeki kalemden çok, kalbindeki sevgidir.
Öğretmen; kürsüden çok, çocuğun dizinin dibinde oturmayı bilen kişidir.
Öğretmen; “Ben bilirim” diyen değil, “Ben seninle öğrenmeye hazırım” diyebilen kişidir.
Bugün, Eğitim Fakülteleri’nin kapısına görünmez levhalar asma vaktidir.
Ve yarın… Belki o levhalar görünür olur. Belki bir gün gerçekten yazılır:
“Kalbinde vicdan, merhamet, sevgi ve adalet barındırmayanlar bu kapıdan giremez.”
Çünkü mesleklerin içinde en çok insan yetiştiren bu meslekte, en çok insaniyet taşıyanlar bulunmalıdır.
Aydın Mertayak
Yazıda geçen “Kalbini bir çocuğun yüreğiyle hizalayabilir misin?” sorusu bence her eğitimcinin aynası olmalı. Bu soruya gönülden "evet" diyemeyen biri, ne kadar donanımlı olursa olsun eksik kalır.
Öğretmenlik mesleğine yönelen herkesin bu yazıyı okuması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü burada hatırlatılan değerler; müfredatların, sınav sistemlerinin, başarı belgelerinin çok ötesinde.
Kaleminize ve yüreğinize sağlık. Bu yazı gerçekten vicdan kaşındırıyor. Ve bu, hepimizin biraz ihtiyacı olan bir rahatsızlık.