Ülkemizde süregelen bir korku iklimi hep olmuştur. Ancak bu korku iklimi son yıllarda bir kabus halini almıştır. Herkes, ama herkes bir korku iklimini yaşıyor. İktidarı destekleyenlerin dışında korkmayan, hayatından, işinden, aşından endişe etmeyen hiç kimse yoktur. Gazeteciler korkuyor, yazarlar, düşünürler, bilim adamları korkuyor. Öğrenciler, gençler hatta çocuklar bile korkuyor. Çiftçi korkuyor, esnaf korkuyor, dürüst iş adamları korkuyor.
Son günlerde siyasi partileri de birileri korkutmaya çalışıyor, ya da onlar öyle zannediyor, bilemiyorum. Birkaç gün önce İyi Parti’nin İstanbul il binasına kurşunlar isabet etti. Sonra CHP nin il binasının önünde silah sesleri duyuldu. Bu bir rastlantı olabilir. Ancak siyasilerin korku iklimini yaratacak demeçleri, bu olaylar rastlantı da olsa kuşku uyandırmaya devam edecek ve korku iklimini hep canlı tutacaktır.
Siyasi parti yetkilileri korkmadıklarını açıklıyorlar, ama bu yetmez, halkımızın da korkmaması gerekir. Hani “korkunun ecele faydası yoktur” deriz ya, ben de diyorum ki “korkunun üzerine gitmezsek, o bizim üzerimize gelir ve ezer geçer.
Halkımız, haklı olduğu bir ortamda şunları diyebilmeli:
Boyun eğmem, saygı duymam zalime,
Kavga olacakmış, olursa olsu!
Topuyla tüfeğiyle gelir üstüme
Canımı alırmış, alırsa alsın!
Selam durmam koltukta ki huysuza
Rüşvet vermem dümendeki soysuza
Minnetim yok alçağa, şerefsize
İşlerim kalırmış, kalırsa kalsın!
İnanamam softanın yalanına
Göz yumamam ülkemin talanına
Biat etmem düzenin imamına
Cehennem yakarmış, yakarsa yaksın!