Cennet kelimesi soyut bir kavram olarak hemen her dilde var olan bir sözcücüktür. Kısaca bahçe anlamına gelen bu sözcük, daha çok din kültüründe kullanılır. Bu bahçe din kültüründe öyle bir bahçedir ki, burada konforlu yaşam için her şey vardır. Çeşit çeşit meyve ağaçlarıyla, güllerle, çiçeklerle süslü bu mekanda, berrak sular, pınarlar, göller ve huzur veren bin bir çeşit görseller yer alır. Özellikle Müslümanlar için göğüsleri henüz tomurcuklanmış genç bakire hüriler vardır. Bu huriler hep on sekiz yaşında genç ve hep bakire olarak müminlere sunulacaktır! Sözün kısası Tanrı, rızasına uygun yaşayıp ölen müminler için cennette her türlü konforu hazırlamıştır. Yeter ki mümin sabırlı ve saygılı olsun, zulme, haksızlıklara isyan etmesin! O bu dünyada huzur aramasın, konforlu bir yaşam beklemesin, Tanrıdan korksun, kendisini yönetenlere saygılı olsun, boyun eğsin, hizmet etsin ki, öteki dünyada kendisi için hazırlanan bu cenneti hak edebilsin! Aksi durumda asla cennet yüzü göremez!
Öyle ya, kim istemez, içinde her çeşit meyvenin olduğu, tertemiz suların aktığı bir bahçede, köşk gibi bir konutta hürilerle yaşamak!
Öyle ise cenneti kazanmak için:
1.Tanrıdan korkacağız ve bizi yönetenlere saygılı olacağız! Tanrı’dan korkacağız, şeyhlere şıhlara, mollalara, reislere, imamlara, cemaat liderlerine itaat edeceğiz!
2. Saygılı olmamız, itaat etmemiz de yetmez, çalışkan olacağız, çalışacağız, üreteceğiz, ama bize verilen ücrete itiraz etmeyeceğiz, yoksul da olsak, aç da kalsak tanrıya şükredeceğiz.
3. Bu da yetmez, sabırlı olacağız, bize yapılan haksızlıklara karşı sesimizi çıkarmayacağız, sabredeceğiz, zalimleri Allah’a havale edeceğiz.
4. Bir de kimseye kin tutmayacağız, küs kalmayacağız. Bize ne yaparlarsa yapsınlar, herkesle barışık olacağız!
Bütün bu özellikleri taşıdıktan sonra, anlamını bilmediğimiz dualarla namaz da kılıyorsak, oruç da tutuyorsak, gönlümüzden koptuğu kadar zekat, sadaka veriyorsak ve bir de hacca gidebilirsek cennette huriler bizi bekliyor olacaktır!
Bize vaaz edilen din teması bu!
Havamızı alırız! Yok böyle bir dünya, yok böyle bir din!
Tanrıdan neden korkalım ki! Biz yalnız ona itaat ederiz, ondan yardım isteriz ve onu severiz. Korkarsak onu nasıl severiz?
Elbette çalışacağız, üreteceğiz, ama anlımızın terinin hakkını da söke söke almalıyız, hakkımızı kimseye yedirmemeliyiz.
Haksızlıklara, yolsuzluklara, hırsızlıklara karşı sabırlı olmak ne demek! Sabır, sebat için gösterilmesi gereken bir dayanma iradesidir, boyun eğmek, ses çıkarmamak asla değildir. Zulme sabır erdem değil zillettir, onur değil, alçaklıktır.
Zalime, hırsıza, yolsuza, haine, yalancıya dolandırıcıya kin tutmalıyız arkadaş! Onları ikaz etmeliyiz, yaptıklarına engel olmalıyız, kavga etmeliyiz! Bunu yapamıyorsak, hiç değilse küsmeliyiz! Onlara kin tutmazsak, küsmezsek, barışık olursak, onlardan ne farkımız kalır! Bu davranışımız onların yaptıklarını onaylamak değil midir?
Öteki dünyanın cennet hayaliyle, bu dünyada güçlülerin cennetinde cehennemi yaşamayı vaaz edenler!
Canınız cehenneme!