BENİM BABAM SENİN BABANI DÖVER
Sosyal medya artık hayatımızın bir parçası oldu. Hepimiz birer bağımlıyız bunu kabul edelim.
Özellikle akıllı telefonların icat edilmesiyle birlikte yediden yetmişe herkes; dişinden tırnağından artırarak, yemesinden, içmesinden kısarak, onca parayı verip birer tane aldı ve cebine koydu.
Peki, bu telefonları ne amaçla aldı?
İletişim desem, bunun için o kadar donanımlı ve bir o kadar pahalı alete ne gerek var?
Araştırma, okuma vs. desem, o düzeyde insanların zaten ellerinin altında bilgisayarları var.
Hava desem, aksesuar desem… Akıl kârı değil, çünkü kime atacaksın havayı?
Bu cihazın bir model üstü, daha doğru dürüst okuma yazma bilmeyen kişilerin bile elinde var.
Bilmiyorum, anlamıyorum vesselam.
Bildiğim bir şey var; o da bu teknoloji harikası cihazların özellikle gelişmemiş kesimlerde çok yanlış kullanıldığı ve bunun sonucunda hem kendilerine hem de topluma çok büyük zararlar verdikleri.
Ben işin sosyal medya boyutuna değinmek istiyorum.
Bu buluş dünyayı getirip avucumuzun içine yerleştirdi. Her an her yerde istediğimiz bilgiye, kişiye ulaşabiliyoruz. Bu elbette çok güzel ama işin bir de öbür tarafı var; aynı zamanda pimi çekilmiş bir bombayı da avucumuzun içine koydular.
İşte buna dikkatinizi çekiyorum.
Bu gün bir yazı gözüme çarptı, okumak isterken telefon çaldı ve tekrar döndüğümde yazı kayboldu. Bulabilmek için çok uğraştım, onlarca mesajı taramak zorunda kaldım. Sinirlerim bozuldu.
Aslında hepiniz bu tür sinir bozucu mesajlara sık sık maruz kalıyorsunuz biliyorum ama yapabileceğimiz bir şey yok maalesef.
Beni en çok rahatsız edenler şu ayrımcı mesajlar.
Biri Şanlı Bayrağımızı paylaşıyor
"Bunu beğenmeyen, paylaşmayan vatan hainidir!’’
Diğeri oraya bir ayet koymuş
"Bunu bir kere paylaşanın, Allah bütün günahlarını affetsin!’’
Bir diğeri şehidimizin fotoğrafını paylaşmış
"Zoruna gittiyse, paylaşma şerefsiz!’’
Diğer bir paylaşım; Plajda türbanlı bir bayan mayo giymiş, başı sıkı sıkı kapalı. Altında İslâm’a akıl almaz hakaretler.
Biri umutsuz aşkına göndermeler yapıyor, biri kızdığı birine isim vermeden ağzına geleni söylüyor.
Biri yediği yemeğin fotoğrafını, diğeri bıkmadan usanmadan çocuğunun her halini, bir kısım da her an her yerde günde en az beş on kere kendi çektiği selfilerini paylaşıyor.
Öteki Cumhuriyetimizin kurucusu M. Kemal Atatürk’ ün fotoğrafını paylaşmış
"İnadına Cumhuriyet!’’
Diğer bir paylaşımda Cumhur Başkanımızın fotoğrafı ve
"Sen bizim kurtarıcımızsın Reis!’’
Altlarında yorumlar, hakaretler, küfürler… Bir o kadar da beğeniler.
Anlamak mümkün değil!
Onca zamanımı tüketmelerinden geçtim, Kimin değirmenine su taşıdıklarının farkında bile değiller.
Düğmeye basılmış ve bizi birbirimizden koparmak için her türlü yola başvuruyorlar bunu anlamıyor musunuz?
Sağsın- solsun, muhafazakârsın- Demokratsın, Müslüman’sın- Hristiyan’sın, Sünni’sin- Alevisin- Kürt’sün- Türk’sün, Kadınsın- erkeksin, Sarışınsın- esmersin, gözünün üstünde kaşın var...
Benim babam senin babanı döver!
Gördüğünüz gibi ayrışmak için o kadar çok nedenimiz var ki bunları paylaşmak; o hain odaklara yardım etmek anlamını taşıyor.
Artık vazgeçin lütfen! Aklınızı başınıza alın!
Bütün bunlar bizi savaş meydanlarında, masa başında yenemeyen, yıllardır bu vatanı bölüp parçalamayı düşünen iç ve dış mihrakların oyunları bunu anlayın ne olur!
Bırakın neye inanıyorsa inansın, nasıl yaşıyorsa yaşasın, ideolojisi ne olursa olsun, korkmadan birlikte yüzyıllarca nasıl bir arada yaşadıysa bu insanlar, yine öyle huzur içinde yaşasın.
Ayrışmak hiç birimize yarar sağlamaz, ancak kötü niyetli kimselerin ekmeğine yağ sürer.
Sen bu abuk subuk argümanları farkında olmadan veya olarak paylaşırsan hem kendine hem de vatana, millete zarar verirsin bunu da anla!
Ortak değerlerimiz kimsenin tekelinde değildir.
İslâm hepimizin dini! Hz. Muhammet hepimizin Peygamberi!
Atatürk hepimizin kurtarıcısı!
Bayrak hepimizin Bayrağı!
Bu topraklar hepimizin Vatanı! Cumhuriyet hepimizin Cumhuriyeti!
O şehitler; biz bu topraklarda hep birlikte rahat, özgürce ve huzur içinde yaşayalım diye canlarını verdiler.
Hepimizin onların bıraktığı mirasa saygısı var.
Bu değerlerimize sahip çıkmak da, senin benim, onun değil; hepimizin boynunun borcudur!
Saygılarımla
Sebahat Karagöz