Hadi gelin bugün hep birlikte ideolojilerimizi, etnisitemizi, inancımızı falanı filanı bir kenara bırakalım ve 780.000 kilometre karelik bir masada, bir cerrah hassasiyetinde; 85 milyon insanın gelecek, can ve mal güvenliğini öncelikleyerek bir ameliyat yapalım.
Şaşırdınız mı?
Yok yok!
Asla hiç kimsenin bu Vatanı benden daha az sevdiğini düşünmüyorum.
Daha önceki yazılarımda sık sık vurguladığım bir konu vardı; Hepimizin bu ülke hakkında hedefi bir ama hedefe giden yollarımız farklı.
Mesele bundan çıkıyor zaten.
Ha! Aramızda çürük elmalar yok mu?
Var elbette ama inanın bu Millet kat'iyen bu hainlere fırsat vermez!
Sanırım ne anlatmak istediğimi anlıyorsunuz.
Ameliyat dedim!
"Vatan" dediğimiz bu topraklarda birçok inançtan, mezhepten insan olduğu gibi hiç inanmayan binlerce insan var!
Yine 'TÜRK' kimliği altında bu vatanın asli unsurları olan, farklı etnik kökenli binlerce vatandaşımız var!
Sarışınımız var, esmerimiz var!
Kadınımız var, erkeğimiz var!
Açığımız var, kapalımız var!
İçenimiz var, içmeyenimiz var!
Var oğlu var...
Tüm bu saydığım vasıflardaki insanlar yüzyıllardır aynı topraklarda huzur içinde yaşadı.
Zaman zama birileri bu dönen çarka çomak sokup sendeletse de çok kısa bir süre sonra yeniden toparlanıp yol almayı başardık.
16 Mayıs 1916'de İngilizler, Fransızlar ve Ruslar Sykes-Picot Anlaşmasıyla bizim topraklarımızda ameliyat yapmışlar, cetvelle şekillenen bir sürü kendilerine bağlı devletçikler kurmuşlar.
Şimdi ne oluyor?
Yine aynı karanlık odaklar ellerindeki tüm imkanlarıyla üzerimize geliyor ve bu çarkı durdurmaya çalışıyor!
Defalarca denedikleri halde başaramadılar!
Her defasında yukarıda bahsettiğim farklı kimlik ve inançtaki insanlar bir olup heveslerini kursaklarında bıraktılar.
Onların AMELİYAT DÜŞÜNMESİ önemli değil, yapamazlar ama bizler bunu yapmaya kalkarsak; YOK OLURUZ!
Nasıl yapılır bu ameliyat?
Hadi gelin birlikte bakalım.
İnanç olarak; Karadeniz'i, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu Dindar kesime verelim!
İyi de Batıdaki dindarlar gelip buralara yerleşir mi?
Hem bunların arasında mezhep ayrılıkları var! Onları nasıl ayrıştıracağız?
Olmaz olmaz!
O zaman etnik kökenlerine göre paylaştıralım!
Lazları Karadeniz'e, Kürtleri Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya gönderelim!
İmkanı yok adamlar on yıllardır sahillerde yaşamış, oralarda doğmuş, oralarda büyümüş, iş-güç sahibi olmuş hatta farklı kökenden biriyle evlenmiş...
Nasıl olur?
Ayrılır mı onlar?
Peki, çocuklar ne olacak?
Sıcak sahillerde yaşamaya alışmış kişiler mis gibi denizi, güneşi bırakıp; Ağrı'ya, Hakari'ye, Iğdır'a, Kars'a yerleşirler mi?
İyi de o zaman bu ameliyat nasıl olacak?
Nasıl böleceğiz bu ülkeyi?
Özellikle son zamanda yaşadığımız gerginlikler her gün bizi biraz daha birbirimizden uzaklaştırıyor!
Peki nereye gidiyoruz?
"Ben onunla aynı yerde yaşamak istemiyorum!" diye yırtınıyor birileri.
Eskiden nasıl yaşıyorduk?
Toplum olmanın kuralı; ortak değerler etrafında birleşip, birbirimize saygı duymaktır!
Yani Vatan!
Yani Bayrak!
Yani Tarih!
Yani Kültür!
Bunlar bu toplumu yüzyıllardır birlikte yaşattı!
Önemli bir şey daha; karşınızdakini ÖNCE İNSAN olarak kabul ederseniz hiçbir problem yaşamazsınız.
İşte bunu yapmak zorundayız!
Birbirimizi sevmek zorunda değiliz ama haklarımıza saygı duymakla yükümlüyüz!
Bu ülke hepimizin Ataları tarafından bizlere miras bırakılmış ve kimse dememiş ki
"Bu bölge senin, bu bölge benim!"
Bu topraklar müşterek tapudur kardeşim!
İzmir, İstanbul, Ardahan, Edirne ne kadar benimse o kadar hepinizin.
Hiç boşuna düşünmeyin; Ameliyat CANIM TÜRKİYE'min sonu olur!
Tıpkı Yunus Emre'nin dediği gibi
"BÖLÜNÜRSEK YOK OLURUZ
BÖLÜŞÜRSEK TOK OLURUZ!"
Allah bir daha bu ülkeye böyle bir durum yaşatmasın