Ne oldu, nasıl oldu, kim bize neden yaptı bu kötülüğü de bu hallere düştük?
Giderek daha bencil, daha tarafgir daha acımasız olduk?
Herkes duyduklarına inanıp düstur ediniyor, daha da kötüsü bunları kendi doğrularıymış gibi hızla etrafa yayıyor.
En kötüsü de ortalık pislikten, kokudan geçilmiyor.
İşi gücü bırakıp üstüne vazife olmayan, zerre kadar derinlik ve bilgiden yoksun tehlikeli insanlar haline dönüştük.
Birbirimizi zehirliyoruz!
Eskiden yalnızca gazeteler vardı, sonra radyo girdi hayatımıza.
Bu sayede yalnızca belli bir çevrede olan bitenden haberimiz oluyordu.
Sonra televizyonla birlikte 'ALGI' diye bir olgu ile karşılaştık ama farkında değildik.
Yavaş yavaş hayal sınırlarımızı zorladık. Orada gördüklerimiz bize hep iyi şeyleri gösteriyordu.
Biz, o güzelliklerin altında beynimizin yıkanmaya çalışıldığını bir türlü anlayamadık.
Bir kere zamanımızın çoğunu televizyon karşısında; kah western filmlerindeki kovboyların savaşını, kah onun bunun yasak aşkını, kah o emperyalistlerin yaptığı kötülüklerin meşrulaştırılmaya çalışıldığı filmleri izleyerek geçiyorduk.
Bizden de birşeyler vardı elbette ama onlarda da ya insanların inançları karalanıyor ya da bölgesel anlamda orada yaşayan halkın yaşam tarzı ve kültürüyle alay ediliyordu.
Böylece bizleri medeni olanlar- olmayanlar, okumuşlar-cahiller, köylüler-kentliler, yobazlar-aydınlar gibi saçma sapan kalıplara sokup birbirimizden ayırmaya, küçültmeye çalıştıklarını anlamadık, anlayamadık!
Anlamadık bir türlü; birilerinin bizden, farklı bir insan tasarlamaya çalıştığını!
Ne olduysa internetin hayatımıza girmesiyle birlikte oldu.
O zamana kadar bizi uyutup, beynimizi uyuşturan çevreler boynumuza ipi bağlayıp, peşlerinden sürüklemeye başladılar.
Unutmuştuk; tarihimizi, kültürümüzü, kimliğimizi...
Onlara benzemeye çalışıyorduk ama bize giydirilmeye çalışılan giysiler bedenimize ya bol geliyordu ya da dar ama umurumuzda değildi hiçbir şey, hızla sona yaklaştığımızı anlamıyorduk!
Bir tuşla dünyada olan biten her şeyi anında öğreniyorduk.
Hele bir de sosyal medya girince hayatımıza; işte o zaman koptuk!
Çünkü bilincimiz yoktu, bu mecraların nasıl ve ne amaçla kullanıldığını bilmiyorduk.
Bize göre öyle mükemmel bir mecraydı ki burası "Yüz yıldır yapamadığımızı yaptık ve artık tüm ipler bizim elimizde!" diye sevinçle, el çırpıp kadeh kaldıranları göremiyorduk!
Kimlik bilgilerimiz, yaşamımız, düşüncelerimiz, hayat felsefemiz...
Aklınıza gelebilecek her şeye bu yolla vakıf olduklarını bir türlü kabullenmek istemiyorduk!
Beynimize çip takmadılar ama ellerimizdeki modern cihazlarla bizi kontrol etmeye başladılar.
İşin kötü yanı bunları çoğu insan bilmiyor, anlattığınızda bütün bunlara "Komplo teorisi!" diyordu.
Sevgili dostlar konuyu nereye bağlayacağımı merak edenlere daha fazla eziyet etmeden sonuca geleyim:
HEPİMİZ KÖLEYİZ!
Genlerinde mevcut sömürme dürtüsünden bir türlü kurtulamayan o hayran olduğumuz toplumlar bu kez insanların bedenlerini değil beyinlerini köleleştiriyor!
Teknoloji ve bilim ilerledikçe olaylar ve insanlar da bu anlamda gelişiyor.
Eskiden zavallı insanların ellerine, ayaklarına zincir takıp köleleştiren, onların fizik gücünü sömürenler; Bugün bilim ve teknolojik imkanlar sayesinde bu kez çok daha tehlikeli bir şekilde beyinlerimize zincir vuruyorlar!
Bilmem farkında mısınız?
KÖLELEŞİYORUZ!
Saygılarımla























