Artemisbet Deneme Bonusu Veren Siteler deneme bonusu veren siteler 2024 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler casino siteleri 2024 casino siteleri deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler casino siteleri deneme bonusu veren siteler casino siteleri 2023 instagram takipçi satın al slot siteleri bonus veren siteler yeni casino siteleri yeni casino siteleri deneme bonusu veren siteler kazandıran bahis siteleri 30tl bonus veren siteler casinositeleri.best hoş geldin bonusu veren siteler bonus veren siteler rokubet giriş casino siteleri parmabet grandpashabet slot oyun siteleri canlı casino siteleri casino siteleri deneme bonusu veren siteler bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri deneme bonusu veren siteler vbet deneme bonusu deneme bonusu veren siteler takip.org Tarafbet Onwin deneme bonusu Deneme bonusu Deneme bonusu Deneme bonusu Deneme bonusu Deneme bonusu deneme bonusu veren siteler slot siteleri deneme bonusu veren siteler 30 tl bonus veren siteler/ deneme bonusu veren siteler bahis siteleri bonus veren siteler
Habere Tanık Rize Haberleri, Sondakika Rize haberleri,
HV
07 ARALIK Cumartesi 04:57

NELER DİNLEMİŞİZ?

Sebahat Karagöz
Sebahat Karagöz
Giriş Tarihi : 01-11-2024 11:00

Şöyle bir geriye baktığınızda insanların dinlediği müzikler size o gün yaşanan olaylar ve o olayların toplumu nasıl etkilediği hakkında çok fazla ipuçları verir.

Bugün çok derine inmeden toplumumuzda belli dönemlerde insanların hangi müzikleri dinlediği ve bu müziklerin hangi olaylarla nasıl bağlantılı olduğunu anlatmaya çalışacağım

Türkler tarihsel süreçte göçebe millet olarak bilinir; iyi savaşçıdır!

Yerleşik düzene geçmesi çok uzun yıllar almıştır.

Düşünün! Orta Asya'dan çıkıp; Avrupa ve Afrika'nın yarısını alarak, imparatorluk düzeyinde tam 16 devlet kurmuş

Sonra ne mi olmuş?

Tabi ki de o İmparatorlukları yine kendileri yıkmışlar.

Bunu Sami Biberoğulları Hocam anlatsın, ben devam edeyim

Savaşçı bir millet dedim ya aynı zamanda da DELİ-KANLI!

Durduğu yerde duramayan bir ergen

O ergeni savaşa sokmak çok kolay aslında!

"Ver mehteri!

"Ceddin deden, neslin baban

Hep kahraman orduları..."

Bir anda "Allah Allah" sesleriyle inetir ortalığı ve engel tanımadan dağları yırtar, enginlerden taşar

Mehter Marşının çıkış amacı da bu zaten

Aslına bakarsanız o marşları dinlerken benim bile tüylerim diken- diken olur, kılıcımı kapıp küffara yürümek gelir içimden

Sonra o alınan topraklar bir bir elimizden çıkarken gönüllerimizdeki acı, AĞIT oldu

"Burası Huş'tur yolu yokuştur

Giden gelmiyor, acep ne iştir?"

Zorlu geçen Kurtuluş mücadelesi sonunda 780.000 km kare vatan toprağımızı kanımızı sulayarak kurtardık

Kimi eşini, kimi oğlunu, kimi babasını şehit verdi bu topraklar için.

Dillere acılı türküler çöreklendi

"Çanakkale içinde vurdular beni

Ölmeden mezara koydular beni

Off gençliğim eyvah!"

 

Söke söke kazanıyoruz özgürlüğümüzü!

Marşlarla motivasyon kazanmaya çalışıyoruz.

 

"Ey Vatan!

Gözyaşların dinsin

Yetiştik çünkü biz!

Veee...

İstiklal Marşımız yazılıyor

"Çatma! Kurban olayım çehreni

Ey Nazlı Hilal

Kahraman ırkıma bir gül

Ne bu şiddet, bu celal?

 

Savaşlar bitti, sınırlar belirlendi.

Yeniden VATANIMIZ, BAYRAĞIMIZ ve MİLLİ MARŞIMIZA da kavuştuk.

E, şimdi ne yapacağız?

 

Bu arada üniforma, özellikle asker hayranlığı had safhaya çıkıyor çünkü bu toprakları bize VATAN yapan kahramanlar onlar!

dolayısıyla çok sayıda kahramanlık, askerle ve memleketle ilgili türküler yakılıyor toplumda

 

"Çift jandarma geliyor da

kaymakam konağından

Fiske vursam kan damlar lo

O yarin yanağından"

 

"Jandarmanın alayları

koğuştur koğuştur

Benim yârim jandarmada

çavuştur çavuştur

Çavuştur çavuştur…"

 

"Asker yolu beklerim

günü güne eklerim

Sen git yarim askere

ben burayı beklerim"

 

Biraz rahatladık ve batılılaşma yolunda hızla yol aldık; bizim  olmayan ama bizi sınıf atlatan klasik müzik girdi hayatımıza; Mozart, Vivaldi, Haydn, Bethowen...

Bunun yanında balolar, valsler, operalar...

Sanılmasın ki köydeki dedemin, ninemin  bunlardan haberi vardı!

Onlar kendi türkülerini çalıp söylemeye devam ediyordu.

"Kara tren gelmez ola

 düdüğünü çalmaz ola

Gurbet ele yar yolladım

Mektubunu yazmaz ola"

 

Farkındaysanız müziklerde hep hasret, ayrılık var çünkü bir hareketlenme başlamış.

İnsanlar çalışmak, para kazanmak amacıyla başka yerlere göç etmeye başlamış.

Ya, küçük şehirde yaşayan orta sınıf?

Onlar da

"Klasik müziğin kralı var bizde!" diyerek Türk Sanat Müziği dinlemişler.

 

"Gül tenli, gül dudaklı,

kömür gözlü sürmeli

Şeytan diyor ki sarmalı

Yüz kerre, bin kerre öpmeli!"

 

"Ben esmeri fındık ile

Ben esmeri fıstık ile

Ben esmeri

Badem ile besledim"

 

Böylelikle savaş sonrası, aşk yeniden hayatımıza girdi müzikler sayesinde.

50'li yıllardan itibaren radyo ve gazetelerin yaygınlaşmasıyla haberlere ulaşım kolaylaştı, hayat da tabi

Marshall yardımlarıyla birlikte gül gibi tereyağımız, zeytinyağımız çeşitli manipülasyonlarla mutfaklarımıza veda ederken; tavalarımızın, tencerelerimizin sevdası oldu VİTA yağı.

Bununla birlikte güllü dallı Sümerbank basmalarımız da ortadan kaldırılıp yerine naylon geçince anında türkülerimize yansıdı bu durumlar

 

"Zeytinyağlı yiyemem aman

Basma da fistan giyemem aman!"

 

Derken efendim 60'lı yılların başında acı vatan Alamanya maceramız başladı

Gurbete giden erkekler oradaki yabancı kadınları görünce akılları başlarından gitti; köyü, tarlayı, tapanı, çoluğu, çocuğu unuttular.

Kadınlarımız önce bekledi bekledi... Ne bir selam, ne bir haber...

Sonra mektup yazıp sitem etti

 

"200 mark gönderdin

Aylarca oyaladın

Aldıracağım diye

Salladıkça salladın"

 

Baktı ki hala duyan yok!

Verdi kararı

 

"Konsolosluğa gittim

Seni şikâyet ettim

Mahkeme kararıyla

Nikâhımı feshettim"

 

Gene tık yok!

Bu sefer dürdü defterini

 

"Bundan sonra vicdansız

Çağırsan da gelemem

Ben burada evlendim

Sen de orada evlen"

 

Ne yapsın zavallı, yerden göğe haklı değil mi Allah aşkına

 

Yine o yıllarda dünyayı saran hippilik çılgınlığı bize uyumlu hale getirilerek gençler arasında hızla yayılmaya başladı

Pop müzik girdi hayatımıza; Ajda Pekkan, Barış Manço, Cem Karaca, Ayten Alpman...

Yabancı müzikleri alıp Türkçe söz yazıldı ve bir Arajman furyası başlamış oldu

 

"Ahmet Mehmet Süreyya

Hepsi boş hepsi rüya

Hayat inan çok kısa

Belki çıkmayız yaza

Boş vermişim, boş vermişim

Boş vermişim dünyaya"

 

Gençlik canlanıyordu

Bu, boş vermişler 70'lere yaklaşırken titreyip kendilerine döndü ve VATAN aşkları depreşti birden.

 

Duymuşsunuzdur, meşhur 68 kuşağı devrimcileri

 

"gün doğdu hep uyandık

siperlere dayandık

bağımsızlık uğruna da

al kanlara boyandık"

 

marşını her ortamda büyük bir heyecanla söylerken diğer yandan

She’s Got the Whole World in His Hair”, “We Shall Overcome”. Gilbert Bécaud’nun “Nathalie”si (içinde Puşkin, Lenin ve Kızıl Meydan geçtiği için belki de) ve tabii bol bol “Love Me Do” ve de tabii ki Rolling Stones şarkılarıyla iyice batıya dönüyorlardı yüzlerini.

 

Ülkücüler de Atalarının Marşlarıyla sokakları inletiyordu.

 

"Tuna nehri akmam diyor

Etrafımı yıkmam diyor

Şanı büyük Osman Paşa

Plevne'den çıkmam diyor"

 

"Bozkurtlarla bozkurtlarla

Elde hilal kainat"

 

"Tanrım güç versin sana

Acısın Türkistan'a

Selâm selâm Turan'a

Selâm sana başbuğum "

 

Bu arada önce sözlü sataşmalar, ardından sokak çatışmaları başladı.

Dünya bir anda cehenneme döndü.

Tam da o sıralarda Arabesk müzik düştü gönüllere; Müslüm Baba, Orhan Baba, Ferdi Baba...

Zırıl zırıl ağlıyordu insanlar

 

"Elimde bir kandil dolaşıyorum

Şu bozuk yollarda dertler içinde

Sağımda solumda can verenler var

Her dostun kavgası aynı biçimde"

 

Pat diye 20 Temmuz 1974`te Ayşe tatile çıkmaz mı!

Anında kavga bi kenara bırakıldı ve  sabahtan akşama kadar radyolarda Hasan Mutlucan o gür sesiyle göğsümüzü kabarttı.

 

"Yine de şahlanıyor aman

Kolbaşının yandım da kır atı

Görünüyor yandım aman

Bize zafer yolları"

Seviniyordu insanlar kardeş kavgası hepsinin ciğerini yakıyordu çünkü.

Çok sürmedi, hooopp 80 darbesi geldi ve bütüüünnn o olaylar bıçak gibi kesildi.

Müziklerimiz de değişti Ahmet Kaya ile virlikte protest müzikle tanıştık.

 

" Firarilerin uzmanı olmuşum, bütün istasyonlarda afişim durur, beni bir çocuk bile vurur... Dibine vurmuş gecelerden geldim, yalanım yok. Bir cebimde küfür, bir cebimde çocuklara şekerle yaşadım. Hepinizin gurbetindeyim şimdi"

O yıllarda  bizim sanatçılarımız da beste yapmaya başladılar.

Sezen Aksu patladı!

Ardından Nilüfer, Zerrin Özer, Erol Evgin...

Gençler batı müziğini daha çok dinliyor, orta yaş ve üzeri ise alışkın oldukları türkü ve şarkılarla gönüllerini hoş tutmaya devam ediyordu.

Hergün biraz daha arttı müziğimizin kalitesi daha bir modern olduk. Elbette dış görünüşümüzle de neredeyse aradaki farkı kapattık.

Evet, her ne kadar bizi kabul etmeseler de onlar da bizden bişeyler almaya başladılar ve bizim bestelerimizi hem de Türkçe seslendirdiler.

 

"Seni gidi fındık kiran

Yilani deliğinde çikaraaann

Kaderim püsküllü belammm

Yakalarsammm..."

Tarkan'ımız, Sertap'ımız' Hadise'mizle biz de onların müzik listelerinde boy göstermeye başladık.

Değiştik, adeta geçmişimizle bağlarımızı kopardık...

Değişmeyen Yurdum insanı ise hala o türkülerimizi terennüm ediyor.

 

" Dost dost diye

nicesine sarıldım

Benim sadık yarim

Kara topraktır"

 

"Cahildim dünyanın rengine kandım

Hayale aldandım boşuna yandım

Seni ilelebet benimsin sandım

Ölürüm sevdiğim zehirim sensin

Evvelim sen oldun ahirim sensin"

 

Müzik!

Yalnızca ruhun gidası mı?

Hayır!

Toplumları istediği mecraya yönlendiren bir komutan!

Bir toplumun ruhsal durumunu şekillendiren bir olgu!

Bir insanı ya da toplumları çözmek isterseniz; dinlediği müziğe bakın!

Yani dostlar "MÜZİK" deyip geçmeyin; dinlediğiniz bir şarkı sizin karakterinizi, ruh halinizi anında  deşifre eder ve insanlar bazen bunu size karşı koz olarak kullanabilir.

 

Saygılarımla

Sebahat Karagöz

YORUMLAR