Yaylalar

Kemal Gündoğdu

08-08-2023 11:11

 

Kışın yaşam koşullarının zor olduğu, hatta hiç olmadığı yüksek yerler, yani yaylalar, yazın hayat dolu bir ortamdı bizim ülkemizde. Köylerde yaşayan insanlarımızın büyük bir bölümü yaz geldiğinde hayvanları ile çoluk çocukları ile birlikte yaylalara koşar, bol oksijen, temiz hava alarak,  berrak ve soğuk sularını içerek adeta tedavi olup çelik gibi bir bedenle son baharda köylerine dönerlerdi. Maçka’nın yaylaları on beş doktora bedel, boşuna söylenmiş bir söz değildi! Gerçekten yaylalarımız şifa kaynağı, doğal tedavi merkezleri idi.

Evet, geçmişte öyle idi, şimdi değil, üzgünüm, ama bu yerler, yani yaylalar terk edilmiş durumda. Şimdilerde yaylalara gelenler artık köylüler değil, kentten gelen günübirlikçiler. O günübirlikçilerin dışında yaylalar ıssız, yaylalar öksüz, yaylalar garip!

Aslında kentli değilim, ama kentliler gibi günübirlik bir yayla turuna çıktım. Rize’nin çok bilinen Elevit, Vito ve Madara yaylalarını ziyaret ettik. Her şey harikaydı, ama ben üzgündüm. Çocukluğumun yaylarını bulamamıştım. Ne hayvan sürüleri vardı yaylalarda, ne gübre kokusu, ne de süt, peynir, çökelek. Kentlilerin modernize etmiş olduğu evcikler ve o evciklerin etrafında oynayan kentli çocuklar, horon tepen ergenler ve boynu bükük bir kenara ilişmiş yaşlılar vardı. Ne elinde bakracıyala süt sağmaya giden anaç köylü kadınları vardı, ne  de avluda atını timar eden yiğitler! Kentliler ya otomobilleri ile gelmişlerdi, ya da bizim gibi tur aracıyla. Akşam olunca herkes kente dönecek, yayla yine garip, yine öksüz, yine ıssız kalacaktı!

Ne yazık ki köylülerimiz hayvan beslemiyor, yaylaya da çıkmıyor. Onun yerine bir kent özentisine kapıldılar, şehre akın ettiler. Yaylada tam bağımsız özgür birey olmak yerine kent kuralları ile ve de kirli havasıyla yaşamayı tercih ettiler. Bunun sonunda da sağlıksız, GDO LU besinlerle beslenerek soluk benizli cılız, zayıf bedenli ve sadece günübirlik gülebilen, neşelenebilen, stresli, hastalıklı bir nesil ortaya çıktı.

Devlet, devasa şehir hastaneleri yapmak yerine, köylümüzü ve hatta kentlimizi yaylalara yönlendirebilecek önlemler almalıdır diye düşünüyorum.

 

 

 

 

DİĞER YAZILARI Değerli dostlar, 01-01-1970 03:00 Evim barkım var deme 01-01-1970 03:00 İhtiyarlık 01-01-1970 03:00 Birey-bir oy 01-01-1970 03:00 68 kuşağı 01-01-1970 03:00 Devlet Adamı 01-01-1970 03:00 Şirk 01-01-1970 03:00 Arkadaş, 01-01-1970 03:00 Karadeniz 01-01-1970 03:00 Deliremiyorum 01-01-1970 03:00 Emekli 01-01-1970 03:00 Diyorum ki… 01-01-1970 03:00 YETTİ ARTIK 01-01-1970 03:00 Heyy sen, 01-01-1970 03:00 Kardeş 01-01-1970 03:00 Evlenmek 01-01-1970 03:00 Büyük olmak 01-01-1970 03:00 Kimsin 01-01-1970 03:00 Sınav 01-01-1970 03:00 Bizim köyün ağasına... 01-01-1970 03:00 Kaybetmek 01-01-1970 03:00 Keşke  01-01-1970 03:00 Unuttun mu 01-01-1970 03:00 Yazık! 01-01-1970 03:00 Yolsuzluk 01-01-1970 03:00 "Ben solcuları sevmiyorum" dedi densizin biri. Neden diye sordum, yanıt alamadım. İşte yanıtı: Solcuları neden sevmezler 01-01-1970 03:00 BEKLEMEK 01-01-1970 03:00 Solcuları neden sevmezler 01-01-1970 03:00 Deprem 01-01-1970 03:00 Henüz beş yaşındayken koca adam oldun dedi babam 01-01-1970 03:00 Neden kaybettik 01-01-1970 03:00 Delege 01-01-1970 03:00 Korku iklimi 01-01-1970 03:00 Deprem 01-01-1970 03:00 KORKMA 01-01-1970 03:00 Yandaş 01-01-1970 03:00 Cehennem 01-01-1970 03:00 Cennet 01-01-1970 03:00 Atatürkçü Düşünce 01-01-1970 03:00 Yetmez 01-01-1970 03:00 Ah Şu Diyanet 01-01-1970 03:00 Neyse Parası Veririz 01-01-1970 03:00 Başörtüsü 01-01-1970 03:00 İSYAN 01-01-1970 03:00 Seçim 01-01-1970 03:00 Osmanlı 01-01-1970 03:00 İNSAN 01-01-1970 03:00 Hain-acımasız 01-01-1970 03:00 Bay Kemal bay bay Tayyip 01-01-1970 03:00 Kral Çıplak 01-01-1970 03:00