Yaşanılan deprem felaketleri bizlere gösterdi ki liyakatsiz ve işinin ehli olmayan kişilerin görevlendirildiği AFAD kendisinden beklenileni karşılayamamıştır. Müdahalede gecikmeler ve koordinasyon eksiklikleri toplumun geniş bir bölümünce eleştirildi. Özellikle basına yansımayan fakat sosyal medyada paylaşılan görüntüler tam anlamıyla bir fiyaskonun perde arkasında görüntülenmesiydi. İl müdürlerinden başlayarak ekiplerde yer alan herkesin almış olduğu eğitimler incelenerek arama kurtarma faaliyetlerinde eğitimi olmayan tüm personelin AFAD ile ilişiği kesilmelidir. Kısacası AFAD torpillilerden temizlenerek, kurtarılmalıdır. Türkiye genelinde il müdürlerinin bile kariyerini incelediğimiz zaman çoğunun arama kurtarma faaliyetleriyle alakalı olamayacak bölümlerden mezun olduğunu görüyoruz. İlahiyatçı bir kişi hangi maksatla arama kurtarma ekibinin il müdürü yapılır, inanın insanın aklı almıyor. Burada imam hatip okulu mezunu olan kişilerin görevlendirilmesini eleştirmediğimi ifade etmek istiyorum. Mezun olduğu okul ne olursa olsun, eğitimini almışsa tabiî ki liyakate göre yeterliliği varsa uygun birimlerde görevlendirilebilir. Ama sizde biliyorsunuz ki biz atadık oldu anlayışı 7,7 şiddetindeki depremle yerle bir oldu.
Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Adıyaman… Olmak üzere on bir ilde yaşanılan bu acıların bir daha tekrar etmemesi için başta AFAD olmak üzere tüm kurumlarımız gözden geçirilerek, gelecekte yaşanılabilecek yeni bir felaket için şimdiden gerekli önlemler alınmalıdır. Geçen hafta dediğimiz gibi “İŞ EHLİNE” verilmelidir. İlahiyat mezunları AFAD’da değil diyanette ya da ilahiyat fakültelerinde değerlendirilmelidir. Düşünsenize bu çarpık zihniyetin aklıyla kasapların doktor olarak atandığını… Bir dönem her önüne geleni öğretmen olarak atayarak eğitimi ne hale getirdikleri de ortada. Eğitim fakültesi mezunları dururken kısa süreli kurslarla para karşılığında formasyon eğitimi verilerek öğretmenlikle alakası olmayan bölüm mezunlarına oldu bittiyle pedagojik eğitim verildiği var sayıldı. Birde her ile üniversite demiştik ya… Bu ülkeye çok acil bir LİYAKAT sistemi lazım. Aynı anayasanın ilk beş maddesi gibi altınca madde olarak eklenerek… Oluşturulacak atama yönetmeliği kabinedeki bakanlardan tutun üniversitelerdeki akademisyenlere kadar herkesin çalışma ve terfi şartlarını belirleyerek branşı dışında görevlendirmelere kesinlikle izin verilmemelidir. İlk beş madde gibi altıncı madeninde değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek hale getirilmelidir ki… Siyasetçiler liyakatsiz işin ehli olmayan kişilerin atanmasına müdahale edemesinler.
Ülkemizde AFAD ve KIZILAY gibi tüm kurumlarda temizlik şart olmuştur. Eğitimden, diyanete kadar… Tüm kurumlar incelenerek her kişi kendi görev alanına verilmelidir. Üniversitelerde bile bir bakıyorsun alakasız bir akademisyen kendi branşı olmayan bir derse giriyor. İnanın bu ve benzer durumlar milli eğitimde de yaşanıyor. KIZILAY’ın ticari faaliyetleri de yine böylesi bir felaket ortamında toplumun her kesiminden tepki almıştır. Bir kuruluş yardım etmeye çalışırken diğer bir kuruluşun ticari faaliyet yapması izah edilebilecek bir durum değildir. Dedik ya işi ehline verin… Herkes işini profesyonelce yaparsa sistem düzgün bir şekilde çalışır. Ama bizim ülkemizde olduğu gibi atama yaparken işin ehli olduğuna bakmadan sırf kendi adamını atarsan, işte böyle rezil olursun. Son dönemlerde toplumda ciddi bir güven problemi oluşmasında liyakatsiz atanan bürokratların çok ciddi bir payının olduğunu düşünüyorum. Hem liyakatsiz hem de egolu bu bürokratlar beceriksizlikleriyle ülkemize zarar verdikleri kadar kendilerini atayan siyasi yapının da itibarını sarmışlardır. Bu ifadem siyasetçiler tarafından çok ciddi bir şekilde incelenmelidir. Eğitim alanında yapılan atamalardan eğitim camiası memnun mu? Turizm alanında yapılan atamalardan turizmciler memnun mu? Eğer siz gerekli çalışmayı yapıp bu kurumları temizleyerek işlevsel hale getirmezseniz, hiç merak etmeyin 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak seçimlerde vatandaş size çok ağır bir fatura kesecektir.