Ülkemizde son günlerde siyasi emellerine ulaşma uğrunda çeşitli partilerin milli ve dini değerlerimizi ayaklar altına almaya çalışarak, sırf siyaset yapmak için söylemlerinin amacının çok dışına çıkarak değerlerimize zarar verecek bir hale geldiğini üzülerek ifade etmek istiyorum. Önce İstanbul’da İstiklal Caddesinde düzenlenen bombalı saldırı olayı ve terör nedeniyle hayatını kaybeden insanlar adeta ülkemizi yasa boğdu. Terör saldırısından sonra, bir gün gibi kısa bir sürede saldırının faalinin yakalanması iktidara göre bir başarıyken… Muhalefete göre ise daha önceden kurgulanmış bir senaryonun bir parçasıydı. Yaşanılan her olayı iyi ya da kötü birileri mutlaka bir siyasi malzeme haline getirmeye çalışıyor. Terör saldırısında hayatını kaybeden vatandaşlarımızın ve şehitlerimizin kanları üzeriden siyaset yapılmaya çalışılması, vicdanen ve ahlaken kabul edilebilir bir durum değildir.
Bu ulusun binlerce yıllık bir geçmişi vardır… Ve bu geçmişten günümüze gelen törelerimiz ve milli değerlerimiz vardır. Muhalefetin iktidarı; oy arttırmak için terör saldırılarına göz yummakla ya da bu saldırıları bir senorya dâhilinde planlamakla suçlaması ne kadar çirkinse, iktidarında aynı doğrultuda suçlamalar yapması milli değerlerimiz açısından kabul edilebilir değildir. Lütfen kendimize gelelim… Ayrışarak bu ülkenin kutuplaşması ülkemize zarar verecektir. Kan üzerinden siyaset yapılmaya çalışılmasına izin verilmemelidir. Siyasi arenada partisi ne olursa olsun milli değerlerimizi ayaklar altına almaya çalışanlara toplum olarak hadlerini bildirelim ki, bu şuursuz siyasi anlayışlarından vazgeçmek zorunda kalsınlar. Terör saldırısının yanında yakın zamanda yaşanılan bir diğer hadisede… Sözde bir cemaat liderinin şuan 22 yaşında olan kızını… Geçmişte 6 yaşındayken, 29 yaşında olan bir muridiyle evlendirdiği söylemleri üzerinden; bu ahlaksız işi yapanları bir kenara bırakarak yüce dinimize saldırmaya çalışanları da yine uyarmak istiyorum. Şahsımın da defalarca kez ve mealen okumuş olduğu kutsal kitabımız olan Kuran-ı Kerimde, bu ahlak dışı olaylar kesinlikle uygun görülen bir durum değildir.
Yaşanılan bu sapkın hadise sözde cemaatler üzerinden yine amacından saptırılarak bu seferde dini değerlerimize zarar verilmeye çalışılmaktadır. Birileri tarafından adeta din mühendisliğine soyunularak, toplumun belli bir kesiminin imanının sorgulanması ne kadar çirkinse; asıl tepki gösterilmesi gereken çocuk istismarını görmezden gelerek bu sapkınlığı dinimize mal etmeye çalışmakta aynı doğrultuda yanlıştır. Bu cemaatlerin dinimizle uzaktan yakından bir alakaları yoktur. Bu ifadelerime katılmayan ya da tepki gösteren kişilere tavsiyem “Kuran-ı Kerim’i” bir kerede mealen okurlarsa hiçbir suresinde ve ayetinde bu oluşumlara yönelik tek bir ifade dahi olmadığını göreceklerdir. Aksine toplumu ayrıştırmaktan ziyade, birleştirmeye yönelik birçok ayet ve hadis olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Dinimiz her insanı inanç noktasında özgür bırakmıştır. Bu özgürlük çerçevesinde bir dini oluşuna mensup olup ya da olmamak tamamen kişilerin kendi iradelerindedir. Lütfen dinimizle zerre kadar alakası olmayan bu oluşumlar üzerinden, kendi sapkın düşüncelerinin yine milli değerlerimiz gibi birileri tarafından istismar edilmesine müsaade etmeyelim. Çocuk istismarı ve çocuk yaştaki evlilikler kabul edilemez. Bu sapkın düşünceleri İslam Dinine mal etmeye çalışanları Allah ıslah etsin…