Sosyal medyada “Diyarbakırlı Ramazan Hoca” lakabıyla tanınan Ramazan Pişkin, kendisine ait İstanbul Kocamustafapaşa’daki çay ocağında bıçaklı saldırı sonucu hayatını kaybetti. 'Filozof Ramazan' olarak da tanınan Pişkin yayınladığı dini konularda ki sohbet videoları ile geniş bir kitle tarafından takip ediliyor, bazı videolarında bahsettiği üzere İslam’a tebliğ tarzından, söylemlerinden rahatsız olanlar oluyormuş!
Merhum Ramazan Pişkin, 5 yıldan fazla bir süre günün her saati yerli ve yabancı turistlere İslam'ı anlattığı Diyarbakır Ulu Camii'nde on binlerce kişinin katıldığı cenaze namazı sonrası Çifte Havuz mezarlığına defnedildi.
İtiraf edeyim, çokları gibi ben de Ramazan Hocayı tanımıyordum, fark etmemiştim de. Ancak iki gündür sosyal medyanın zirvesinde olan Diyarbakırlı Ramazan’ı Google dan tanımaya çalıştım.
Küçük yaşlardan beri kendini İslamiyet’e adayarak dini kitaplar okuyan, araştırıp öğrendiği bilgileri Ulu Cami'de vatandaşlara anlatan 46 yaşındaki Ramazan Pişkin, adeta Diyarbakır'ın sembol isimlerinden biri haline gelmiş. Hiç kimseyi umursamadan araştırmalarına yıllar boyunca devam eden; çevresinde geçmişte 'deli', son yıllarda “Filozof Ramazan” ya da “Ramazan Hoca” olarak anılan merhumun konuşmaları sosyal medyada epey ilgi görüyormuş. Keşke biz de muhtereme methiyelerimizi öldürülmeden sağlığında yapabilseydik!
Zaten çoğu kez de böyle olmuyor mu!
RÖPORTAJINDAN RAMAZAN PİŞKİN HOCA
İstanbul’a taşınmadan önce Ulu Camii dışında da Diyarbakır’ın farklı yerlerinde kadın, erkek, genç, yaşlı herkese İslam’ı anlatarak vatandaşların sorularını sadece Kur’an-ı Kerim’den ayetlerle cevaplandıran, Diyarbakır’da doğup büyüdüğünü belirten Pişkin’in, ‘Deli’ damgası yiyerek toplumdan dışlandığını, fakat şimdilerde ise sevilen biri olduğunu kaydettiği bir röportajına denk geldim Google da.
Merhum Pişkin oldukça uzun o söyleşisinde; “Diyarbakır’da doğdum 5 yıldır camiye geliyorum. Karşı çıkmalar, alaylar, hakaretler oldu. Hak insanların nefsine acı geliyor, insanların tahammülü yok. Dünyaya herkes kendi penceresinde baktığı için de tahammül yok. Kimi hasretlikten, kimi ise ilah ve rabbinin menfaatinin çıkarının ve kibrinin kaybolmasından sakındığı için tehlikede gördüğü için tepki meydana geliyor. Efendimizi Mekke’den neden kovmuşsalar bizi de buna benzer sebeplerden dışlıyorlar.
“KUR’AN SADECE NAMAZ VE ORUCU SÖYLEMEZ”
Ben Kur’an ve sünnetten mesajları söylüyorum. Kur’an, sadece namaz ve orucu söylemez, Kur’an’da ilim, bilim, edep, terbiye, ahlak, kadın, hayvan ve insan hakkı, dünya, ahiret gibi her konu hakkında ayet var, gerek doğrudan, gerek dolaylı yollarla. Biz de bu ilahi mesajları anlatmak istiyoruz, bu yüzden de mücadele ediyoruz. Ben bunları anlatıyorum, zorlarına gidiyor, ‘Bizi rahatsız etme’ diyorlar. İnsan kendini rahatsız etmezse, kendini yormazsa kendini düzeltemez. İnsanlar düşünmek istemiyor, çünkü düşünmek sorumluluk getiriyor; hem rahata alışmış hem de tembelliğe.
İnsanları helak eden 5 etken vardır; nefis, şeytan, cehalet, önyargı ve taassup… Bu konuyla alakalı ön yargı oluyor. Ön yargı bir şeyi araştırmadan incelemeden üstün körü karar vermek, bu da insanlara sıkıntı ve pişmanlıklar verir. Biz bir günde bu hale gelmedik, yaklaşık olarak 28 yıl gibi bir süreçle oldu. Şu an İngilizce, Kürtçe, Türkçe ve piyasada dolaşan kelimelerin tamamının hangi dilde olduğunu biliyorum. Ben anlayarak okumaya çalışıyorum” diyerek kendini ve görüşlerini ifade ediyordu.
Günümüzün fitne ortamında söylemleriyle bireyleri dinden soğutan, makam mevki nüfuz peşinde koşan şaibeli din adamlarının tam aksine karşılık beklemeden Kur’an’da emir olunduğu şekilde İslam’ı tebliğ eden, kimseye yaranma korkusu olmadan dinimizi anlatan, bu yolla birçok insanın uyanmasına hidayetine vesile olan merhumu kim, neden katleder ki!
Sıradan bir cinayet olmama olasılığı yüksek; failleri bulunmalı ve gereken yapılmalıdır. Yapılır mi bilemem ama insanların beklentisi bu!
Birkaç gün önce Sarıyer’de kilisede bir vatandaş öldürülüyor, dün kendi halinde ama bazı tarikatların hedef gösterdiği “ramazan”! Seçim sathında birilerinin başka hesapları yoktur inşallah!
Merhum Ramazan Pişkin’e ruhu şad mekanı cennet olsun diyerek Recep Memişoğlu arkadaşımın cümleleri ile bitireyim.
Yeryüzünde garip,
Gökyüzünde şöhretli!
Bir gönül adamıydı.
Derviş gibi yaşar, filozof gibi konuşurdu.
Tebliğini asilâne yapar, fikirlerini arifâne söylerdi.
*
O'na; seccadesinin üzerinde namaz kılarken kıydılar.
Biz imanına şahidiz. Allah, şehadetini kabul etsin!
Ne diyordu şair;
"Hârabât ehlini hor görme zâkir, defineye mâlik vîrâneler var."
Recep Ali Aksoylu / Beykoz/ 1.2.2024