Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesinde hocamdı, dekanımdı Prof Dr Orhan Türkdoğan. Öğrencisi olmamın ötesinde Türk Sosyolojisinin en önemli şahsiyetlerinden olan Türkdoğan hocanın benim için ayrı bir değeri daha var. Mezuniyetim sonrası Çembertaş’ta çay muhabbetinde buluştuğumuzda mutlaka yüksek lisans yapmam gerektiğini adeta talimat verircesine söylemişti. Pek aklımda yoktu, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünün sınavına girdim. 96 puanla birinci olarak kazandığım İşletme Fakültesi İşletme Politikaları ve Organizasyon kürsünde Yüksek Lisansımı bir yandan özel sektörde çalışarak tamamladım. Hocam daha fazlasını da istedi ama özel sektörde artan sorumluluğum nedeniyle doktorayı da tamamlayamadım o süreçte.
Orhan Hocamla daha çok kurucuları arasında yer aldığım ERATÜN Atatürk Üniversitesi Mezunları ve Mensupları Derneği organizasyonları bünyesinde diyaloglarımız sürdü. Son yıllarda da kıymetli hocamızın iyilik haberlerini daha çok Prof Dr Zeki Arslantürk hocamız üzerinden takip eder olduk. Orhan Türkdoğan hocamız bu hafta “2022 Türk Dünyası Turan Yazgan Ödülü’ ne layık görülmesi ile gündem olunca da anılarımızı tazeledik talebeleri olarak.
Tüm ömrünü Türk Dünyası’nın birliğine adamış büyük fikir ve ülkü önderi Prof. Dr. Turan Yazgan’ın ebediyete irtihalinin 10. yılında Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı tarafından gerçekleştirilen anma programında son yüzyılın Türk sosyolojisinin anıt şahsiyeti olarak kabul edilen Prof. Dr. Orhan Türkdoğan hocamıza da “2022 Türk Dünyası Turan Yazgan Ödülü” takdim edildi.
Ödülünü almak üzere sahneye arz edilen, katılımcıların takdir, sevgi ve saygı alkışlarıyla karşılanan Türkdoğan Hocamız “Türklük muhtelif devirlerde muazzep ıstıraplara maruz kalmıştır. Günümüzde de endişeli yanlışlara zaman zaman tanık olmaktayız fakat asla birliğimizi, dirliğimizi unutmayacağız!” diyerek başladığı konuşmasına Cumhuriyetimizi ve Kurucu Liderimizin milletimiz adına önemi ortaya koyarak devam etti.
, “ ….. Büyük bir şanstır ki, 19. Yüzyılın sonlarında Selanik’ten çıkan zatı muhterem Mustafa Kemal Atatürk, 600 yıl unutulan ve dışlanan Türklük kavramını gündeme getiren bir şahıs olması bakımından son derece önemlidir. … Bu devleti kuran Türk milletidir. Her devlette bir kurucu kültür vardır.”
Milli bir sosyoloji ekolü kurmaya çalışan, Türk-İslam sentezcilerinin izinde kendine yeni bir istikamet çizen Orhan Türkdoğan, sosyolojinin farklı alanlarında araştırmalar yapmış, din ve milliyetçilik ilişkisi bağlamında önemli eserler kaleme almıştır.
Doğum gününde bu anlamlı ödüle (18 Ekim 1926, Malatya) layık görülen Orhan Türkdoğan, 1923 yılında Cumhuriyetin kurulmasıyla Türk toplumunda ümmetten millete geçildiğini, millet olma sürecini, millet olmayı engelleyen unsurları, ülkemizdeki millet-altı yapıları, vb. konuları çoğu eserinde işlemiştir. Türk toplumunun kurtuluşunun milletleşmeyle mümkün olduğunu öne sürerek önce millet olgusunun tamamlanması gerektiğini hep düşünmüş ve bu gerçekleştirilirken dinide millet olmanın temel direklerinden biri olarak görmüş; milliyet duygusunun dini zayıflatmadığını aksine dini güçlendiren ve canlandıran bir unsur olduğunu savunmuştur.
Yetiştirdiği on binlerce öğrenciden biri olarak her daim gurur ve saygı duyduğum kıymetli hocama Yüce Rabbim ’den huzur ve sağlık dolu nice yıllar diliyorum.