2024 yılı ekonomi dalında Nobel ödülünü aldığı için ülke gündemimizde olan Prof. Dr. Kamer Daron Acemoğlu’nun kimliği ve doktrinleri hakkında çeşitli kesimlerce yazılar yazılmakta, değerlendirmeler yapılmakta. Ekonomi dünyasını yakın takip edenlerin dünyanın en iyi ekonomistlerinden biri olarak kabul ettikleri Daron Acemoğlu’nu layık görüldüğü bu prestijli ödülden sonra ben de biraz daha detaylı tanımak, okurlarıma da aktarmak istedim.
Daron, 1967 yılında Ermeni bir anne-babanın çocuğu olarak İstanbul'da dünyaya geldi. Agos Gazetesine göre 1988’de vefat eden babası Kevork Acemoğlu, Türkiye’nin tanınmış ticaret hukuku uzmanlarından biriydi. 1991’de vefat eden şair ve edebiyatçı kimliğiyle de tanınan annesi İrma Acemoğlu’da Kadıköy Aramyan Uncuyan Okulu’nun eski müdürlerindendi.
Daron Acemoğlu, Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra 1989'da İngiltere'deki York Üniversitesi'nde ekonomi alanında lisans derecesi, 1990'da London School of Economics'te matematiksel ekonomi ve ekonometri alanında yüksek lisans derecesi ve 1992'de London School of Economics'te ekonomi alanında doktora derecesi aldı. 1993 yılından beri ABD'deki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) görev yapan Acemoğlu, 2000 yılında ekonomi profesörü ve 2019 yılında da, üniversitede bir öğretim üyesine verilebilecek en yüksek unvan olan enstitü profesörü unvanını almıştır.
Kamer Daron Acemoğlu, özellikle ekonomik büyüme, kalkınma ve kurumların ekonomik kalkınma üzerindeki etkisi gibi konulara odaklanmış dünyaca ünlü bir iktisatçıdır ve özellikle kurumsal iktisat alanındaki çalışmalarıyla tanınan modern ekonomi alanındaki en etkili düşünürlerden biri olarak kabul edilir.
NOBEL ÖDÜLÜNE LAYIK GÖRÜLEN 3.TÜRK VATANDAŞI
Stockholm'deki İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, düzenlenen basın toplantısıyla 2024 Sveriges Riksbank Ekonomi Bilimleri Ödülü'nün, "kurumların nasıl oluştuğu ve refahı nasıl etkilediği konusundaki çalışmaları nedeniyle" Daron Acemoğlu, Simon Johnson ve James A. Robinson’a verildiğini duyurdu.
Üç ekonomist ulusların zenginleşmesi konusunda, coğrafi ve ekonomik açıdan farklı özelliklere sahip ülkeleri kıyaslayarak, kurumların yapısının bu süreçte belirleyici faktör olduğuna ilişkin çıkarımlarda bulunmuşlardı.
Komitenin Acemoğlu ve arkadaşlarının araştırmaları sayesinde “ülkelerin neden başarısız ya da başarılı olduklarının temel nedenlerini çok daha derinlemesine anlayabiliyoruz” şeklindeki açıklamasının ardından bir program gereği bulunduğu Atina’dan Akademinin basın toplantısına telefonla bağlanan Acemoğlu, ödülü kazandığını öğrendiğinde teşekkür edip kendisi için büyük bir sürpriz ve onur” olduğunu söyledi.
Daron Acemoğlu, 2006'da Nobel Edebiyat ödülü alan Orhan Pamuk ve 2015'te Nobel Kimya Ödülü'nü alan Aziz Sancar'dan sonra Nobel Ödülü alan üçüncü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu. Aynı zamanda ABD vatandaşı da olan Ermeni kökenli Acemoğlu’na ekonomi dalında NOBEL ödülü ABD’deki akademik çalışmalarından ötürü verildi. Akademinin paylaştığı görselde de görüleceği üzere Amerikalı bilim insanı olarak anons edildi.
Daron Acemoğlu Akademik kariyerini yurtdışında yaptı ama bu topraklarda doğdu ve büyüdü. Bu başarısında Türkiye'nin bir katkısı olmasa da yine de bizden biri olduğu için ortak olmak, sahiplenmek değil ama sevinmek ve gururlanmak hakkımızdır diye düşünüyorum.
Acemoğlu, oyun ve optimizasyon teorisi üzerine yaptığı araştırmalarıyla tanınan, Turgut Özal’in yüce divanda yargılanmış bakanlarından İsmail Özdağlar’ın kızı Asuman Özdağlar ile evlidir, Arda ve Aras adlarında iki erkek çocuğu vardır.
TARTIŞMALAR
Kökeni Ermeni olmasaydı ağzı ile kuş tutsa da Nobel barış ödülünü alamazdı diyen vatandaşlarımızın bu tarz yorumları akla ister istemez daha önce Nobel Edebiyat Ödülü almış olan Çerkez kökenli Orhan Pamuk’un medyada yer alan “Türkler bir buçuk milyon Ermeni’yi katletti” cümlesini getiriyor. Acemoğlu’ndan böyle bir yaklaşım duymadık, okumadım. Ayrıca bu topraklarda doğmuş, büyümüş bir bireyin etnik kimliği değil bayrağımıza, vatanımıza aidiyet duygusunun olup olmaması önemli.
Galatasaray Lisesi'nden dönem arkadaşı olan Saruhan Doğan’ın medyada yer alan cümlelerinde akademik yaşamının daha başında yurt dışındayken “askerlik yapmayı reddettiği için Türkiye’ye gelemiyormuş” ifadesi var. Bunda lisedeki tarih öğretmeninin, “Daron diye Türk ismi olmaz, bundan sonra senin ismin Süleyman” demesinin, arkadaşlarının da kendisine sahip çıkmamasının etkisinin olup olmadığını da göz önünde bulundurmak gerek.
Bu noktada Nasuh Mahruki’nin sayfasında okuduklarımdan yorum eklemeden birkaç cümle de almak isterim buraya.
Mahruki, Acemoğlu’na konusunda dünyanın en iyilerinden olduğu için hak ettiği Nobel Ödülü ile bize bu gururu yaşattığı için saygı ve şükranlarını sunduktan sonra talepte bulunuyor.
Diyor ki, “Bir parçası olduğunuz Türk milleti olarak bugün sizden talebimiz, Milli Mücadele, büyük kahramanı Atatürk ve Devrimleri hakkındaki çok yanlış ve çok taraflı bilgilerinizi lütfen yeni okumalar, yeni araştırmalar ve kesin olarak kanıtlanmış, bütün dünyanın en önde gelen uluslararası kurumları tarafından belgelenmiş en doğru kaynaklardan bir kez daha kontrol ederek, bir akademisyen ve bir pozitif bilim insanı olarak kendinizi güncellemeniz ve Milli Mücadele ve büyük kahramanı Atatürk ve Türk milletine çağ atlatan devrimleri hakkındaki çok yanlış algı ve düşüncelerinizi düzeltmenizdir.”
Neticede Acemoğlu’nun aidiyet duygusuna dair somut bir yorum yapmam elbette mümkün değil ama bilebildiğim kadarıyla mesleki açıdan belli bir düzeye geldikten sonra Türkiye ve yönetenlerimizle hep iç içe olmuş. Türkiye’ye gelip konferanslar vermiş, programlara çıkmış, ABD’deki Türk oluşumlarına katılmış, Türkiye ekonomisine dair açıklama ve önerilerde bulunmuş.
Nitekim 2011 yılında dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la istişare ettikten sonra Daron Acemoğlu'na OECD nezdinde daimi temsilcilik için teklif götürdüklerini, ancak Acemoğlu'nun bir akademisyen ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu onurlu görevin kendisine teklif edilmesinden şeref duyduğunu, yürüttüğü akademik çalışmalar dolayısıyla o dönem için 'şimdilik' kabul etmediğini açıklamıştı.
Daron Acemoğlu 2013 yılında da Çankaya Köşkü’nde düzenlenen törende Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri programı çerçevesinde Sosyal Bilimler Büyük Ödülünü almıştı.
Daha önce de kurumların ekonomik gelişim ve siyasal ekonomideki yeri üzerine çalışmaları, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) tarafından 2006 yılında Bilim Ödülü'ne layık görülen Daron Acemoğlu, 2019’da Ali Babacan tarafından ısrarla kurduğu partiye katılmaya davet edilmişti. Ama onun tercihi Kemal Kılıçdaroğlu için danışmanlıktan yana olmuştu.
Daron Acemoğlu’nun 2018’de Ermenistan Başbakanı olan Nikol Paşinyan tarafından da Ermenistan ekonomisine ve kalkınmasına yardım etmesi davet edildiğini medyadan okuduk. Paşinyan, Acemoğlu’nun Ermenistan'ı ziyaret edeceğini açıklamıştı ama gelişmeler nasıl seyretti açıkçası bilemiyorum.
DARON ACEMOĞLU’NDAN NOTLAR
Acemoğlu'nun "Ulusların Düşüşü" (Why Nations Fail) adlı kitabı, siyaset bilimci James A. Robinson ile birlikte yazdığı ve büyük ilgi gören eserlerinden biridir. Kitap, ülkelerin ekonomik refah seviyelerindeki farklılıkların temel sebebinin siyasi ve ekonomik kurumların yapısı olduğunu savunur. Acemoğlu’nun çalışmaları, politika yapıcılar, akademisyenler ve küresel kuruluşlar tarafından büyük ilgi görmüş ve tartışma konusu olmuştur.
“Ulusların Düşüşü” kitabından özet alınmış notlardan dikkatimi çeken dört tanesini paylaşmak isterim:
* Seçkin bir grubun gücü ele geçirip kaynakları sömürdüğü ülkeler fakirleşir. Az gelişmiş ülkelerde sonuç daha dramatik olur.
* Ülkelerin gelişmesi sadece coğrafya ve kültürel kodlarla açıklanamaz. Aynı coğrafya üzerindeki farklı refah seviyelerinin temel nedeni, yönetim tarzı ve hükümetlerin politikalarıdır (teknolojik yatırımlar, hukuk, çoğulcu kurumlar).
* Otoriter rejimlerde geçici olarak büyüme görülebilir ama kalıcı olmaz.
* Halkın büyük çoğunluğunun katılımı ve onayıyla karar alan hükümetler, sistemi verimli bir döngü içine sokar. Küçük bir grubun değil, çoğunluğu temsil eden katılımcı kurumların artışı refahı da artırır.
Tüketicinin Kendine güveni ve Rasyonel Beklentiler: Faillerin İnançları Teori ile Tutarlı mıdır?
MIT'deki akademik kariyerinin ilk yıllarında, The Economic Journal'da yayınlanan “Consumer Confidence and Rational Expectations: Are Agents' Beliefs Consistent With the Theory?" başlıklı makalesi "1996 yılının en iyi makalesi" ödülüne değer görüldü.
2005 yılında ekonomi bilimine en büyük katkıyı yapan 40 yaş altındaki bir bilim insanına her iki yılda bir verilen John Bates Clark madalyasına layık görüldü. Siyaset bilimci James A. Robinson’la birlikte yazdığı Economic Origins of Dictatorship and Democracy (Diktatörlük ve Demokrasinin Ekonomik Kökenleri) 2006 yılında yayımlandı.
Recep Ali Aksoylu / 16.10.2024