Seçim sürecinde özellikle yandaş medya tarafından ekonomiden sanayiye kadar bir yükseliş ivmesine
girdiğimizi ve ülke olarak adeta uçtuğumuzu iddia ettiler. Çevremde bulunan tüm insanlara sormama
rağmen, henüz uçan tek bir vatandaşa rastlayamadım. Üzülerek ifade etmek istiyorum ki ülkemizde
hayat parası olana güzel… Kriz süreçlerinde zengin daha zengin, fakir ise daha fakir hale gelerek…
Neredeyse ülkemizde orta gelirli sınıf tedavülden kalktı gibi, bir şey. Vatandaş uçmuyorsa… O zaman
geriye zenginler ve yandaşlar kalıyor. Vatandaşın bırakın uçmasını… Bir yerden bir yere giderken
uçağa bile binemeyecek hale geldiler. Enflasyon uçuyor… Döviz kurları uçuyor… Vergiler uçuyor…
Akaryakıt fiyatları… Kiralar… Neredeyse vatandaşın alehine uçmayan hiç bir şey kalmadı. Lakin bir tek
vatandaş uçamıyor.
Yüksek enflasyon nedeniyle maaşlara yapılan zamlar bir iki ay içinde eridiğinden alım gücü her geçen
gün biraz daha düşüyor. TUİK tarafından gerçek oranların hesaplanmayarak yayınlanan enflasyon
değerleri birçok vatandaşımızı mağdur etmektedir. Geçim sıkıntısı konusunda kime dokunsan bin ah
işitiyorsun. Ne olacak bu ülkenin hali diye de sorunca? “Yaa Reisin Bir Bildiği Vardır!” diyorlar. Kim ne
biliyorsa, inşallah bir an önce bir şeyler yapar. Çünkü dolar yirmi beş liraya merdiven dayadı ve bu
gidişle yılsonunda da otuz lirayı görecek gibi gözüküyor. Uçtuğumuzu iddia eden tüm yandaşlara da
buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum. “Allah aşkına… Ne içiyorsanız… İçtiğiniz helal ise… Lütfen
bize de verin… Belli ki sizde çok iyi kafa yapıyor☺ Bu sözüm özellikle hani şu ülke düşeceğine; dolar
çıksın diyenleredir. Öyle gözüküyor ki sizin tuzunuz kuru… Vatandaş gibi üç kuruş gelirle, hem kira
verip… Hem de kırk kanaat geçinmediğiniz için hayat size güzel bu ülkede.
Ekonominin normal olduğunu iddia edenler… Bankaların yetmiş bin liradan fazla kredi verdiğinden
haberleri var mı, acaba? Bir otomobilin yakıt deposunun kaç liraya doldurulduğunu biliyor musunuz?
Şayet hayat pahalılığı böyle giderse… Korkarım yaz sonu ekmek önce sekiz lirayı… Yılsonunda da on
lirayı görecektir. A’dan Z’ye her kaleme zam yapıldıktan sonra geçim derdi çeken asgari ücretliye
tekrar zam yapıp enflasyonu tetikleyeceğinize; yüksek vergileri düşürüp, daha adaletli bir vergi
sistemiyle ülkemizde üretimi teşvik ederek fiyat artışına bağlı enflasyonu düşürmeyi acaba neden akıl
edemiyorsunuz? Önce asgari ücrete zam… Sonra memura ve emekliye… Ardından zamlara kaynak
oluşturmak için vergilere zam… Birde akaryakıta zam… Eee ne anladık biz bu işten, doksanlı yıllarda
eleştirilen merhum başbakanımız Bülent Ecevit dönemine geri dönmedik mi?