6 Şubat 2023 tarihinde Güneydoğu Anadolu Bölgemizde on ilde etkili olan ard arda iki deprem felaketi birden yaşandı. Yaklaşık on iki milyon insanın yaşadığı bu bölge dünya literatüründe benzer bir örneği olamayan bir felakete maruz kalmıştır. Yitip giden on binlerce candan sonra eleştiri yapmak neye yarar. Siyaseti de bırakalım siyasetçiler yapsın. Bu yazıyı yazıp yamama noktasında çok tereddüt ettim. Lakin bir gazetecinin asli görevinin vatandaşı doğru bilgilendirmek olduğu ilkesiyle bazı önemli noktaları kaleme almaya karar verdim. Siyasilerin birbirlerini suçlayıcı atışmaları inanın beni hiç ilgilendirmiyor. Yalan haber yapmak ve deformasyon eğer bu ülkede gerçekten suç ise o zaman yetkililerden rica ediyorum… Eğer birazcık samimiyseniz lütfen a haber ve fox tv kanallarını derhal kapatın. Çünkü fox tv nasıl kıyamet sendromu çizmeye çalışıyorsa… A haber ve aynı medya gurubu da her şeyi güllük gülistanlık göstermeye çalışarak yalan ve yanlı haber yapmaya çalışmaktadır. Bakınız çok samimi bir açıklama yapmak istiyorum. Depremin birinci günü geç kalan çalışmalar, ikinci gününden sonra gerektiği gibi yapılmaya çalışılmıştır. Yani yapılan bütün eleştirilerde en ciddiye alınacak nokta 24 saatlik çok bariz bir gecikmenin olmasıdır. Bu eleştiride deprem felaketlerinde ilk müdahale için 72 saatin son derece önemli olması nedeniyledir. Çünkü müdahale süresi geciktikçe, mevsim şartlarıyla beraber hipodermi denilen donarak ölme vakalarında ciddi bir atıştın yaşanılacağından korkulmaktaydı.
Oysa 2.günü yapılan kod4 açıklaması birinci gün sıcağı sıcağına yapılsaydı tüm dünya ülkelerinin kurtarma ekipleri çok daha önce bölgeye ulaşabileceklerdi. Yine askerimiz, madencilerimiz, gönüllüler ve tüm kamu çalışanlarının nedeni belli olmayan bir sebepten ötürü birinci gün bölgeye sevk edilmeyişleri kamuoyunda tepkilere neden olmuştur. Evet, bu daha önce örneği olmayan çok büyük bir felaketti. Ama hani biz çok güçlü ve büyük bir ülkeydik? Demek ki laf ile bu işler olmuyor. Yazının başlığında ifade ettiğim gibi. “Reklamlar Bitti, Gerçekle Yüzleşelim!” Kâğıt üzerinde Japonya’dan bile daha iyi bir deprem yönetmeliği oluşturmuşuz. Ama kâğıt üzerinde… Uygulamada ise aynı Kahraman marş’taki milyonluk ev reklamları gibi lafta deprem yönetmeliğine uygun evler yapıyormuşuz. Eee bu evleri yapıp sürecinde kimler denetledi? Kimler uygunluk raporu verdi? Bakınız size çok acı bir Türkiye gerçeğini ifade etmek istiyorum. Bir şeyin değeri “NİCELİK” ve “NİTELİK” olarak ifade edilir. Bizim ülkemizde reklamlar nedeniyle niteliğe hiç önem verilmeksizin sadece nicelik yani sayısal verilerle göz boyamaya çalışılmaktadır. Bunu özel kuruluşlardan devlet kuruluşlarına kadar maalesef herkes yapmaktadır. Şimdi bunu somut bir örnekle ifade etmek istiyorum. Depremin üçüncü gününde 600 bin arama kurtarma personelinin bölgeye intikal ettirildiği açıklaması yapılmıştır. Doğrudur gerçektende 600 bin kişi bölgeye intikal ettirilmiştir. Lakin bölgeye giden bu 600 bin kişinin hepsi arama kurtarma personeli olabilecek yeterlilikteki kişiler maalesef değillerdir.
Bu kanıya nerden mi ulaştım? Arama kurtarma operasyonlarını dikkatlice izlerseniz birkaç uzman kişinin yanında çok sayıda izleyici olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Bir arkadaşımla birlikte görüntüleri izlerken; “Yahu bu adamlar ne yapıyorlar izlemekten başka!” sözleri bir hayli dikkatimi çekmişti. Özellikle bölgeye madenciler ile birlikte farklı dünya ülkelerinden gelen uzman ekiplerin ulaşmasıyla kurtarma faaliyetlerinin arttığı gözlemlendi. Dememek ki önemli olan nicelik değil aslında niteliktir. Yani yüzlerce insanın bulamadığı bir depremzedeyi hassas burna sahip olan bir kurtarma köpeği çok daha kısa zamanda bulabilir. Lütfen kusura bakmayın ama siz AFAD’da işe aldığınız personeli dahi liyakate göre değil de torpile göre işe alırsanız son derece nicelikli lakin bir o kadarda niteliksiz bir ekip oluşturmuş olursunuz. Bu örneği şuanda ülkemizdeki her kuruma uyarlayabiliriz. Belediyeler, üniversiteler, yargı, diyanet, tüm kamu kuruluşları… Daha yazmaya gerek var mı? Üniversitelerimizde torpili olmadan akademik kariyer yapılabiliyor mu? Lafta deprem yönetmeliği gibi hepsinin adının önünde bir unvan var. Yaa nitelik? Nitelikle insanların gözü boyanmaz. İşte bu nedenle siyasetçisinden bürokratına kadar herkes açıklama yaparken nicel verilerle göz boyamaya çalışıyor. Binaların dışı süslenmiş, hatta dış cephe giydirmeler yapılmış… Ama o bina aynı bina… Nerede görülmüş hastanenin depremde yıkıldığı. En sağlam olması gereken kamu binaları ilk depremle yerle bir oldular. Şu kadar kişi, bu kadar konut, kişi başı para… Nitelik sıfır! Birde keşke Cumhurbaşkanımız ilk gün tıpkı 15 Temmuzda olduğu gibi ulasa seslenerek siyasi, dini ve ırk ayrımı yapmaksınız tüm insanlığı göreve davet ediyorum, deseydi… Emin olun mevcut ve gereksiz tartışmaların hiçbiri olmazdı. Siz 15 Temmuz gecesinde bu milletin neler yapabildiğini görmediniz mi? Bu millet birlik olup tırnaklarıyla kazırdı o yıkıntıları. Bakınız yapılan yardımlara… Birlik olmamız gerekirken, yardımların nasıl yapılacağına bile müdahale edilmeye çalışıldı. Eğer ki bu ülkenin insanları bir kamu kuruluşundan daha fazla bir sanatçıya güveniyorsa… Bence birilerinin bunu çok ciddi sorgulamaları gerekiyor. Fazla değil yüz günden daha az bir zaman sonra ülkemizde seçimler yapılacak. İşte o zaman herkesin defteri açılacak. Herkes yaptıklarının karşılığını vatandaşın nezinde almış olacak.