İyidere İlçe Milli Eğitim Müdürü Tarık ER tarafından yakın zamanda devlete ait olan kömürleri sattığı iddiası konusunda yerel medyada haberler çıktı. Bu kömür satışı haberinin fitilini “KİBAR A.Ş” adlı yazımda aylar öncesinden yakmıştım. İşte bu haftaki yazımda sizlere bu kömür satışı hadisesinin perde arkası masalını anlatacağım. Yaklaşık dört ay önce iletişime geçtiğimiz kişinin, emekli olduğunda konuyla alakalı açıklama yapacağını belirtmesi nedeniyle, beklemek zorunda kaldık. Başlangıçta her şeyi anlatan bu kişiden edinmiş olduğumuz bilgileri, anlaşmalı olduğumuz ajans ile paylaştığımızda; ajans haberin ulusal gündemde yayınlanabilmesi için ajans mikrofonu ile ses ve görüntü kaydı alınmasını istediği için ilgili şahsı bekledik. İlerleyen süreçte nedeni bilmediğimiz bir şekilde ilgili şahıs kendini geri çektiği için dört aylık emeğimizin ziyan olmaması amacıyla ulusal yerine haberi yerel basında kullanmaya karar verdik. Her şeyin elimizde hazır olmasına rağmen yinede bir cumartesi sabahı İyidere çıkartma yaparak haberin muhatabı olan kişilerle yüz yüze görüştük. Peygamber Efendimiz bir hadisi şeriflerinde der ki; “Masum bir insana atılan iftira, iftirayı atan kişinin ahiret hayatını iflasa götürür.” İşte biz, bu hadisi şerifin bize yüklemiş olduğu sorumluluk bilinciyle gazetecilik yapmaya çalışıyoruz.
Haberin yayınlanmasından sonra, konuya vakıf olan kişilerce habere yorum yapılmaya başlandı. Tam bu esnada, “Salla Dur” rumuzuyla yurt dışından sahte bir hesap “İzmir Marşıyla” haberi trolle meye çalıştı. Başlangıçta bunu kimin yaptığını anlayabilmek için yorumlarını yayınladık. Ardından anladık ki “Denize Düşen Müdür Çareyi Yılana Sarılmakta Bulmuştu.” Yaşanılan bu hadise kirli bir kumpasa alet edilen müdürün kendi kendini ifşa etmesiydi. Çünkü ihale süreciyle alakalı, muayene kabul tutanakları gibi vb. ifadelerin bu süreçlerde yer almayan kişilerce bilinmesi imkânsızdır. Belli ki haber yayınlandıktan sonra, beni kurtarın nidasıyla müdür yoğun bir telefon trafiğine girişmiş. Kendisince yazılan mesajlar trol bir hesap üzerinden habere eklenmeye çalışılıyordu. Bu konuyla lakalı ilerleyen haftalarda delilleriyle birlikte çok daha ayrıntılı bir yazı hazırlayacağız. ”KİBAR A.Ş” yazımda ifade ettiğim gibi bu daha varan1…Bunun devamı da gelecek. Aceleye gerek yok… Yavaş… İyidere ile alakalı elimizde iki dosya daha mevcut. O dosyalar çok daha önemli, bu hadise, varan2’nin yanında devede kulak kalacak. Öyle kaçak yollardan siteye girerek, haber ve yorumları silmeye çalışarak kendinizi komik duruma düşürmeyin. Bu işi kimden rica ettiğinizi dahi vakti gelince yazacağım. Şimdi siz deyin iki vakit ben diyeyim üç vakte kalmadan varan2 gelir, yoldadır. Haberimizin yayınlanmasının ardından “Rize Valiliğince” kömür satışı iddiasına yönelik soruşturma açılmıştır. Açılan soruşturmanın adalet çizgisiyle hakkaniyetli bir şeklide yürütülebilmesi için “Kibar Beye” dikkat edilmesi gerekiyor. Eğer ki kendisi soruşturmaya dâhil olursa, süreci yakından takip ederek tüm ayrıntıları bir bir yazacağımızın kamuoyunca bilinmesini isterim.
Amacımız birilerine zarar vermek değil, Er ailesiyle ilgilide bir sorunumuz yoktur. Olaya farklı manalar yüklemeye çalışarak, kibir abidesiyle bizleri ayağına çağıranlar bilsinler ki, amacımız zarar vermek olsa… Üniversitede dönen belden aşağı hadiseleri görüntüleriyle birlikte yayınlarız. Lakin gazetecilik anlayışımız ve aile terbiyemizin dışına çıkmadan, hiçbir şeye tamah etmeksizin aza kanaat ederek mesleğimizi icra etmeye çalışıyoruz. Birileri gibi menfaat için esas duruşa geçmediğimizden, bizi bir santim bile eğemiyorsunuz. Şimdi müdür bey dayıma ne olur oturup bir konuşalım diyo… Hay hay… Gelin oturup bir konuşalım ama ses ve görüntü kaydı yapılması şartıyla… İsterseniz bir savcıda davet edelim. Gelirken de tansiyon aletinizi ve dilaltı hapınızı almayı unutmayın En çok neyi merak ediyorum biliyor musun? Tüm bu rezillikler ortaya çıktığında, siyasetçilerin yüz ifadelerini ve haberleri yokmuş gibi davranmaya çalışacakları zaman… Onları delil ve belgeleriyle bir bir ifşa ettiğimizde… Nasıl insan içine çıkabileceklerini çok merak ediyorum. Masalımızı bir hikâyeyle sonlandıralım:
Paşanın biri bir âlimi ziyarete gitmiş. O esnada âlim bir ayağını uzatır vaziyette yere oturmuş, kitap okumaktaymış. Paşa içeri girdiğinde âlim hiç istifini bozmadan gayet saygılı bir üslupla paşayı karşılayıp onunla muhabbet etmiş. Lakin uzattığı ayağını dahi toplamayan ve ayağa kalkıp el pençe divan olmayan âlimin bu tavrı paşayı ziyadesiyle rahatsız etmiş. Paşa içinden demiş ki…”Dur hele şu âlime ben bir ders vereyim.” Yaverine bir kese altın verip, bunu âlime vermesini istemiş. Keseyi alan yaver konağa tekrar girip, keseyi âlime vermek istemiş… Keseyle birlikte yaverin geri döndüğünü gören paşa daha çok sinirlenmiş. Paşanın arkasından bakan âlime, öğrencisi;
-Efendim ihtiyacınız olduğu halde neden bir kese altını almadınız, diye sormuş?
Âlim, öğrencisine dönüp; evladım ayağını uzatıp konuşanlar, el uzatmazlar demiş.
Alimin konuşmasını duyan paşa ise bu hadiseden hayatının dersini almış.