Artemisbet
Habere Tanık Rize Haberleri, Sondakika Rize haberleri,
HV
16 TEMMUZ Çarşamba 08:28

-Sinem’in Rize Günlükleri

Aylin Karadeniz
Aylin Karadeniz
Giriş Tarihi : 29-06-2025 14:20

Sinem, Trabzon Ganita sahilinde denize karşı otururken geçmişin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıktı. Üniversite yıllarını, ilk haber heyecanını, klavyesine düşen ilk gözyaşlarını düşündü. En çok da yıllar önce kaleme aldığı o dokunaklı hayat hikâyesini… Fikret Yılmaz’ın, Arzu’ya olan sevdasını yazdığı dosya haberi hâlâ yüreğini titretirdi. O haberle aldığı mansiyon ödül, sadece bir başarı belgesi değil, Sinem’in gazeteciliğe olan inancının bir simgesiydi.

Altı yıl geçmişti mesleğe başlayalı. “Nasıl geçti bu yıllar?” diye iç geçirdi. Oysa sanki dün gibi ilk röportaj heyecanı, ilk kırık cümlelerle yazılan haber metni. Ama hayatın akışı Sinem’e yeni bir yön daha sunacaktı…

Pazartesi sabahı gazetedeki masasına geçtiğinde, sekreterin sesiyle irkildi:

— “Sinem Hanım, patron sizi bekliyor. Bir görüşmesi var ama çıkınca sizinle konuşacak.”

Yarım saat sonra Sinem, Ali Bey’in odasındaydı. Patronunun sözleri, yeni bir yolculuğun habercisiydi:

— “Rize’ye büro açıyoruz. Seni oraya göndermek istiyorum. Sen zaten Rizelisin. Orada daha kolay bağ kurarsın. Yarın gidiyorsun, adresleri vereceğim, ofisi tut, kirasını biz karşılayacağız.”

“Ne kadar kalacağım peki?” diye sordu Sinem, sesine belirsiz bir telaş sızarken.

Ali Bey’in yanıtı kısa ama etkiliydi:

— “En az beş yıl. Taşınırsan iyi olur. Kiranın yarısı bizden.”

Sinem’in zihni bir anda hızla doldu. Trabzon’daki evi, kardeşi, Ganita sahilinde yaptığı yürüyüşler… Ve bir kişi daha: Fikret Amca.

O gün akşamüzeri soluğu Fikret Yılmaz’ın mahallesinde aldı. Ancak aldığı haber içini burktu. “Fikret Amca mezarlıkta, Arzu’sunu ziyaret ediyor,” dediler. Sinem de oraya gitti, bir dua okudu hem Arzu’ya hem Fikret’e. Ardından, yavaşça ona döndü:

— “Rize’ye gidiyorum Fikret Amca. Patron gönderiyor. Ama seni burada bırakmak istemiyorum.”

Yaşlı adam, hüzünlü ama kararlı bir gülümsemeyle cevap verdi:

— “Kızım, ben Arzu’yu her gün görmeden duramam. Ama sen hafta sonları gel, birlikte mezarlığa gideriz yine.”

Ertesi sabah Sinem, Rize yolundaydı. Patronunun verdiği gazetecilerden biriyle görüştü, ofis arayışına başladılar. İlk ofis büyük ve merkeziydi ama kirası yüksekti. “Bu israf günah,” dedi içinden. Daha mütevazı, ama sıcak bir ofiste karar kıldılar.

Ev arayışı ise daha zorlayıcıydı. Emlakçılarda umduğunu bulamayınca liman civarında gördüğü bir “Kiralık” ilanı umut oldu. 15 bin TL’lik kira bütçesini aşsa da patronunun desteğiyle o evi tuttu. Trabzon’daki eşyalarını toparladı, kardeşini de yanına aldı. Rize artık yeni hayatlarının adresi olmuştu.

Bir ay geçmişti. Sinem, Rize’de hem şehri tanımaya çalışıyor, hem de her hafta Fikret Amca’yı arıyordu. Ancak bir gün aramalarına yanıt alamadı. İçine bir şeyler doğmuştu sanki.

Tam Fikret Yılmaz’ı düşünürken telefon çaldı. Arayan Mahalle Muhtarıydı:

— “Sinem kızım… Fikret Amca’yı dün kaybettik. Bugün defnedeceğiz. ‘Kızım Sinem de gelsin’ demişti.”

Sinem, gözyaşlarını tutarak:

— “Geliyorum,” dedi. Bir saat sonra Trabzon’daydı.

Fikret Amca’nın evinde Mahalle Muhtarı ona döndü:

— “Arzu’yla ilgili vasiyetini bana da yaptı. Ailesiyle gece boyu konuştum. Bugün, Fikret Amca’mız Arzu’suna kavuşacak.”

Cenazede toprağa verilen sadece bir beden değil, Sinem için geçmişin sıcak bir parçasıydı. Anılar, kelimelere dönüştü. Rize’ye döndüğünde haberi yazdı:

“Fikret Babamı Kaybettim” başlığını attı habere. Ve kendi iç sesini de ekledi: “Babamı üniversiteye yazdırdıktan sonra dönerken geçirdiği kazada kaybettiğimde böyle hissetmiştim. Sanki dünya durdu.”

Ama o an bile, gazetecilik mesleği ona hayatın gerçeğini fısıldıyordu: “Ölenle ölünmez. Hayat devam eder.”

Sinem, Rize’de yeni bir hayata adım atarken yanında taşıdığı en büyük miras, kaleminin gücü ve kalbindeki Fikret Amca’nın hatırasıydı.

Ve belki bir gün o hikâyeyi kitaplaştıracaktı.

“Fikret ve Arzu: Bir Sevdanın Gölgesinde”

Ama o güne kadar… Yazmaya devam edecekti.

Ve her hafta sonu… Trabzon’a, mezarlığa…

Fikret babasını ve onun Arzu’sunu ziyarete…

YORUMLAR
Hakan Aksoy 2 hafta önce
Hikayelerinizi okuyorum, ustalıkla birbirine bağlanmış hikayeler, inşallah bir gün bu hikayeleri bir kitap olarak elimize alırız.
Hayati Ayçiçek 2 hafta önce
Bu hikâye beni derinden etkiledi. Sinem’in mesleki yolculuğu ve kişisel hafızasında iz bırakan Fikret Amca ile bağı o kadar içten, o kadar samimi anlatılmış ki, satır aralarında defalarca durup düşündüm. Hepimizin hayatında unutamadığı, iz bırakan bir "Fikret Amca" mutlaka olmuştur. Hikâyenin sonunda “Fikret ve Arzu: Bir Sevdanın Gölgesinde” ifadesiyle içimde tuhaf bir sızı hissettim. Gerçek sevgi, sadakat ve hatıralara sahip çıkmanın ne demek olduğunu bir kez daha hatırlattı bu metin bana. Rize’nin yağmuru gibi yumuşak ama içe işleyen bir dili var bu hikâyenin. Teşekkür ederim Sinem’in kalemine ve yüreğine... Yazmaya devam etsin, çünkü yazdıkları sadece haber değil; birer yaşam izi…