Böyle sorunca içinizden öncelikle ekonomik ve siyasi sınırları korumak düşüncesinin geçtiğini tahmin ediyorum; ama emin olun öyle değil.
Hem zaten sizin de bildiğiniz gibi ülkemize kaçak yoldan yaklaşık 10 milyonun üzerinde Suriyeli ve Afgan’ın girdiği…
İktidarın bile kimin nerede olduğunu bilmediği bu durum göz önünde bulundurulursa ve üstelik yabancıların bu ülkeye girişi, 1 Mayıs’ta işçilerin Taksim’e girmesinden bile çok daha kolay olabiliyorsa, Anlaşılıyor ki iktidar için Taksim’in korunması sınırlarımızdan çok daha önemli.
Tabii, ekonomik sınırlarımızı oluşturan gümrüklerin de yolgeçen hanı olduğu düşünülürse ve limanların bile çok kolay bir şekilde yabancıya emanet edilebildiği akla gelince, işin boyutu daha net anlaşılacaktır.
Belki bu sözler üzerine "Tamam, sınırlarımız korunamamış, hatta limanlar da yabancıya devredilmiş olabilir. Ama her şeye rağmen halkımızın sağlığı emin ellerde" diye bir an düşünebilsek bile…
Yeni doğan servislerinden tutun, röntgen ve hatta ultrasonda bile çetelerin cirit attığı, insanlarımıza hiç gereği yokken anjiyo yapılıp stend takıldığı…
Dahası ameliyat yapıldığı bile düşünülürse, sağlıkta işlerin bu boyutlara varması, doğrusu insanı kaygılandırmaktadır.
Bunları okuyunca "Tamam, sağlıkta da çok ciddi sorunlar var, ama en azından halk olarak doğru beslenebiliyoruz…”
“Pazardan, marketten sağlıklı gıdalar alabiliyoruz." diyebilmeyi gerçekten çok isterdim ama neredeyse her gün yurt dışına ihraç ettiğimiz ürünlerin pestisit ve benzeri zehirli maddeler içermeleri nedeniyle iade edildiği…
Üstelik bu zehirlerin öyle sandığınız gibi yüzde 10-15 değil, uluslararası standartların 50-60 kat üzerinde olduğu göz önüne alınırsa...
İçeride satılanların ne durumda olduğunu düşünmek bile ürkütücü olabilmektedir.
Belki de "Tamam, sınırlarımız kötü durumda, sağlık ve beslenmemiz de ondan çok farklı değil. Ama en azından çocuklarımız güven içindedirler" diye düşünebilirsiniz…
Ama ne yazık ki orada da durum hiç de iç açıcı değil. Hatta o kadar ki hemen her gün pek çok yerde, özellikle de devlete ait bazı kurumlarda çocuklara tecavüz edilmesi, istismara uğramaları neredeyse sıradan hale gelirken…
Bir devlet hastanesinde bile 9 yaşındaki felçli çocuğa tecavüz edilebilmesi işin vahametini açıkça ortaya koymaktadır.
Yani demem o ki; çocuklarını, hastalarını, gıdalarını, hatta sınırlarını bile koruyamayan bir iktidardan…
Ülkenin bölünmez bütünlüğüne…
Ege adalarına…
Kıbrıs’a…
Sanayiye…
Tarıma…
Ulusal kimliğe sahip çıkmasını bekliyorsunuz ya…
Ne desem boş…
04-05-2025
Ülkemizin kaynaklarının, limanlarının ve hatta çocuklarının bile korunamadığı bir ortamda, vatandaş olarak "devlet nerede?" diye sormak en doğal hakkımızdır. Sadece eleştirmek değil, aynı zamanda çözüm talep etmek de yurttaşlık sorumluluğumuzdur. Umarım bu tür uyarılar daha fazla insanın farkındalığını artırır ve yetkilileri sorumluluklarını yerine getirmeye zorlar.
Kaleminize sağlık.