Kendi kendime sordum, ben korkuyor muyum? Üzgünüm, her ne kadar korkmam diyorsam da, korkuyorum, benim de korkularım var. İyi de, neden korkuyorum, nelerden korkuyorum, kimden korkuyorum?
Hastalıktan mı?
Hayır.
Ölümden mi?
Hayır. O kadar işim var ki aklıma bile gelmiyor ölüm.
Belki yetmemek, yettirememek…
Yenilgi, başarısızlık, mahcup olmak, aileme, ülkeme…
Belki sevgi
Doyasıya sevememek, doyasıya sevilmemek
Belki bunların hepsi
Belki de bunların ötesinde bir şey
Yolda kalmak
Çaresiz kalmak
Çaresiz olanlara çare olamamak
Buldum, işte bu!
Korkularımın şahı, çaresizlere çare olamamak
Düşünün
Çocuğunuz denize düşmüş, boğuluyor.
Ve siz yüzme bilmiyorsunuz!
O benim işte!
Benim ülkem hırçın bir deniz
Ve ben bu denizde
pusulasını kaybetmiş bir kaptanın kullandığı gemideyim!
Evet, korkuyorum!
Ben, deniz, kaptan, pusula, aklımı kaçıracağım!
Gemi batarken denize atlamak yerine kaptanı mı değiştirsek,
Ne dersiniz?
Koca gemide,
Pusulası olan bir kaptan buluruz sanırım…