“Beyaz Toros, devlet şiddetinin sembolü haline gelmiştir”
Milletvekili Boz, 1990’lı yıllarda Türkiye’nin doğusunda yaşanan zorla kaybetmeler, faili meçhul cinayetler ve gözaltında kayıpların devletin güvenlik politikalarının en karanlık sayfalarından biri olduğunu belirtti.
Boz, o dönemde “beyaz Toros”ların Kürt illerinde yüzlerce insanın kaçırılması ve kaybedilmesiyle özdeşleştiğini hatırlatarak, “Bu araçlar halkın belleğinde korkunun, kaybın ve devlet şiddetinin sembolü haline gelmiştir” dedi.
“İnsanlık suçlarının pazarlanması kabul edilemez”
Boz, bazı online satış platformlarında “Toros severlere özel” ibaresiyle, üzerinde “On yedi bin kişi bir beyaz Toros’a nasıl sığar?” yazılı tişörtlerin satışa sunulmasının hem etik hem de hukuki açıdan kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Bu durumun “insanlığa karşı işlenmiş suçların meşrulaştırılması” anlamına geldiğini ifade eden Boz, “Mağdur ailelerin acısı üzerinden mizah ya da ticaret yapılması, toplum vicdanını yaralamaktadır” dedi.
“Suçu övme ve nefret suçu kapsamında değerlendirilmelidir”
Sümeyye Boz, Van Barosu’nun ilgili platform ve satıcı hakkında “suçu ve suçluyu övme” (TCK 215), “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” (TCK 216) ve “nefret ve ayrımcılık” (TCK 122) maddeleri kapsamında suç duyurusunda bulunduğunu hatırlatarak, Bakanlığın bu konuda nasıl bir adım attığını sordu.
Boz’un yönelttiği sorular:
“Beyaz Toros” sembolünün ticari ürün haline getirilmesi üzerine İçişleri Bakanlığı herhangi bir soruşturma ya da inceleme başlatmış mıdır?
Satışa sunulan bu ürünler hakkında Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri kapsamında işlem yapılmış mıdır?
Dijital satış platformlarının nefret söylemi veya insan hakları ihlalleriyle ilişkili sembolleri denetlemesi için Bakanlığın yürürlükte bir etik ya da hukuki mekanizması var mıdır?
Bu tür içeriklerin dolaşımına izin verilmesi, geçmişteki devlet şiddetini meşrulaştıran bir toplumsal iklimi yeniden üretmektedir. Bakanlık, toplumsal hafıza ve barış inşası açısından ne tür bir sorumluluk üstlenmektedir?
“Beyaz Toros”un modaya konu edilmesi, devletin mağdurlardan özür dileme ve hakikatle yüzleşme sorumluluğuyla nasıl bağdaştırılmaktadır?
Bakanlık, bu olay vesilesiyle geçmişteki ağır insan hakları ihlallerine dair hakikat, adalet ve yüzleşme temelli bir kamu politikası geliştirmeyi planlamakta mıdır?
“Unutturma siyaseti yerine yüzleşme zamanı”
Boz, “Beyaz Toros’un modaya, mizaha veya ticarete konu edilmesi yalnızca mağdurların acısını yeniden canlandırmakla kalmaz; aynı zamanda devletin geçmişteki şiddet pratiklerinin hâlâ dokunulmaz bir statüyle korunduğu mesajını verir” ifadelerini kullandı.
DEM Partili vekil, Türkiye’nin kalıcı barışa ulaşması için hakikatle yüzleşme, adaletin sağlanması ve cezasızlık kültürünün son bulması gerektiğini vurgulad
İlyas GÜR
Editör















