Boz, önergesinde Türkiye’nin geçmişte yaşanan ağır insan hakları ihlalleriyle yüzleşmeden demokratik bir barışın mümkün olamayacağını belirterek, “Hakikatle yüzleşilmeden, adalet sağlanmadan ve geçmişin karanlık sayfaları açılmadan kalıcı bir barış inşa edilemez” ifadelerini kullandı.
“Cezasızlık, bir devlet politikası haline geldi”
Boz, 1990’lı yıllardan bu yana Türkiye’de yaşanan zorla kaybetmeler, faili meçhul cinayetler, işkence ve keyfi gözaltıların toplumun ortak hafızasında derin yaralar açtığını vurguladı.
Birçok olayın etkin biçimde soruşturulmadığını ve faillerin yargı önüne çıkarılmadığını hatırlatan Boz, “Bu dönemde adaletin yerini sessizlik, hakikatin yerini inkâr almış, cezasızlık ise bir devlet politikası haline gelmiştir” dedi.
“Barış, unutarak değil yüzleşerek inşa edilir”
Sümeyye Boz, barış talebinin yeniden gündeme geldiği bu dönemde geçmişle yüzleşmenin yalnızca ahlaki değil, siyasal bir zorunluluk olduğunu söyledi.
“Gerçek bir barış, unutarak değil hatırlayarak ve yüzleşerek inşa edilir” diyen Boz, Birleşmiş Milletler’in geçiş dönemi adaleti ilkeleri ve AİHM kararlarının da devletlerin geçmişteki ağır insan hakları ihlalleriyle yüzleşme yükümlülüğünü açıkça ortaya koyduğunu belirtti.
“Meclis tarihsel sorumluluğunu yerine getirmelidir”
Boz’un önergesinde, TBMM’nin toplumsal vicdanı onarmak, devletin yurttaşına karşı işlediği ihlallerle yüzleşmek ve adaleti kurumsallaştırmak için tarihsel bir sorumluluğu bulunduğu vurgulandı.
Kurulması istenen Hakikat, Yüzleşme ve Adalet Komisyonu’nun, faili meçhul cinayetlerden zorla kaybedilmelere, işkence ve kötü muamele vakalarından nefret temelli şiddete kadar tüm ihlalleri araştırması; mağdurların adalet, tanınma ve onarım hakkını güvence altına alacak öneriler geliştirmesi hedefleniyor.
Boz, “Etkili soruşturma yürütülmeden, deliller karartıldığında, arşivler kapatıldığında ve mağdurların sesi bastırıldığında adaletin yerini cezasızlık, barışın yerini ise korku alır” diyerek sözlerini tamamladı.
Amaç: Geçmişin karanlık sayfalarını aydınlatmak
DEM Parti’nin önergesi, insanlığa karşı işlenmiş suçların, faili meçhul cinayetlerin, zorla kaybetmelerin ve sistematik hak ihlallerinin tüm boyutlarıyla araştırılmasını; cezasızlıkla mücadele edilmesini ve barış sürecinin toplumsal temellerinin güçlendirilmesini öngörüyor.
İlyas GÜR
Editör
















