"Savaş Raflarda Devam Ediyor"
Bülbül, İran-İsrail-ABD ekseninde yaşanan çatışmaların yalnızca askeri değil, aynı zamanda ekonomik ve kültürel bir işgalin yansıması olduğunu belirtti. "Amerikan patentli içecekleri içerken, İsrail menşeli paketli ürünleri tüketirken aslında farkında olmadan teslim oluyoruz." dedi.
Küresel şirketlerin Türk toplumunun sofralarına gıda yoluyla nüfuz ettiğini belirten Bülbül, özellikle Amerikan ve İsrail menşeli ürünlerde yüksek şeker, katkı maddesi ve bağımlılık yapan içeriklerin sağlık üzerinde büyük tehdit oluşturduğunu ifade etti.
"Türk Çayı: Sadece Bir Bitki Değil, Bir Direniştir"
Bülbül, Rize ve Artvin’in bereketli topraklarında yetişen Türk çayının emperyalist kuşatmaya karşı milli bir duruşun sembolü olduğunu belirtti. "Çay, bizim kültürümüzün özüdür. Ne Amerikan laboratuvarında test edilir, ne İsrail ambalajında paketlenir. Çay, bizimdir ve bu yüzden önemlidir." dedi.
Kahve zincirlerinin toplumda sınıfsal ayrımlar oluşturduğunu vurgulayan Bülbül, "Çay kıraathanelerde halkı bir araya getirir, bölen değil birleştirendir." diye konuştu.
"Yerli Malı Tüketmek En Etkili Direniştir"
Bülbül, yerli ürünleri tercih etmenin yalnızca ekonomik bir mesele olmadığını, bunun bir kimlik ve direniş meselesi olduğunu belirterek, "Bugün market rafında yerli ürün değil de İsrail ya da ABD menşeli bir ürün seçmek, bir fiyat değil, bir kimlik tercihidir." ifadelerini kullandı.
"Milli Bilinç Çay Bardağında Başlar"
Bülbül, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
"Çay, sadece bir içecek değil, bu toprakların emeği, inancı, geçmişi ve geleceğidir. Çay tüketmek, emperyalizme karşı atılmış bir tokattır. Unutmayalım: Bizim çayımız var, bizim toprağımız var, bizim irademiz var. Çünkü bu çay önemli. Çünkü biz bu toprakların evlatlarıyız."

Editör