depobolaonline.com deneme bonusu veren siteler casino siteleri casino siteleri 2024 deneme bonusu veren siteler canlı casino siteleri instagram takipçi hilesi casino siteleri denemebonusuverensiteler.best deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler casino siteleri 2023 slot siteleri bonus veren siteler bonus veren siteler yeni casino siteleri yeni casino siteleri deneme bonusu veren siteler kazandıran bahis siteleri 30tl bonus veren siteler casinositeleri.best hoş geldin bonusu veren siteler bonus veren siteler rokubet giriş casino siteleri parmabet grandpashabet slot oyun siteleri canlı casino siteleri slot siteleri casino siteleri deneme bonusu veren siteler bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri deneme bonusu veren siteler vbet deneme bonusu deneme bonusu veren siteler takip.org deneme bonusu veren siteler Tarafbet Onwin deneme bonusu
Habere Tanık Rize Haberleri, Sondakika Rize haberleri,
HV
27 NİSAN Cumartesi 03:59

Doğamızı Doğru Yönetebildik mi?

İbrahim ORTAŞ
İbrahim ORTAŞ
Giriş Tarihi : 11-10-2023 13:20

Son yıllarda artan nüfus, besin talebi, yerleşim yerleri ve kamusal kullanım amacıyla yapılar doğa üzerinde ciddi baskı oluşturmaktadır. Diğer yandan insanlığın geçmişte bile bu kadar kolay özelleştirmediği dağlar, taşlar, su kaynakları ve tarım alanları, çok kolay yasal düzenlemeler adı altında kamudan kişilere (içeriden ve/ya dışarıdan) satılmaktadır. 2B araziler, milli mülkiyete ait arazilerin 49 yıllığına kiralama bedeliyle devredilmesi, ormanların madencilik için kesilmesi, enerji talebi için açılan HES'ler gibi birçok uygulama, insan ile doğanın ekosistemi için denge unsurunu olumsuz yönde etkilemektedir. Milyonlarca yıl süren ekosistem işleyişi, son 100 yılda insanın doğaya bilinçli veya bilinçsiz, ancak plansız müdahalesi ile yaşanan iklim değişiklikleri nedeniyle bugün doğa ile insanı karşı karşıya getirmektedir. Diğer canlılardan farklı olarak düşünen bir varlık olarak, insanın doğadan öğrendiklerini hoyratça kullanmak yerine, doğayla birlikte denge esasına göre yaşaması beklenirdi. Doğayla uyumlu bir şekilde yaşamanın, diğer canlıların yaşama hakkını korumak anlamına geldiği ve birlikte birbirlerine yardımcı olmaları gerektiği bilinirdi. İnsanların doğa karşısında edindiği bilgi birikimi ile birbirlerini dinlemesi, karşılıklı olarak doğaya ve diğer canlılara saygı göstermesi sağlansaydı, sanırım bu kadar ciddi sorunlarla karşılaşmazdık.

Sosyal hayatta öğrendiklerimiz doğa ve kültürel dengeyi korumada doğru bir şekilde değerlendiremedik. Ekonomik ve güvenlik kaygılarının ötesinde, insanın yaratıcılığını ve mutluluğunu geliştirmenin ne kadar önemli olduğunu anlayabilseydik, birbirimize bu kadar zarar vermezdik. Keşke, insan olarak doğanın bir parçasıyız ve ona zarar verdiğimizde kendimize de zarar verdiğimizi anlayabilseydik Aslında beklenen, insanın planlı bir yaşam içinde organize olarak doğayla barışık yöntemler kullanmasıdır. Kızılderililer doğayı kutsamış ve ona zarar vermenin kendilerine de zarar vermek olduğunu bilerek gerçeği çocuklarına sözlü kültürle aktarmışlardır.

 

Doğayı Kavrayamadığımız Gibi Sosyal Yaşamı da Kavrayamadık

Doğayı bütün olarak kavrayarak, ondan öğrendiklerimizle yaşam kalitemizi artırarak yapabileceğimiz en iyi ekonomiyi ve güvenliği sağlamış olurduk. Güvenlik kaygıları, bütün dünyada toplumları birbirlerine düşman hâline getirdi, herkes birbirinin kuyusunu kazmaya çalışıyor. Bizi de ulvi değerler üzerinden tanımadığımız kişilerle,  kavgalı hâle getirdiler. Nerdeyse Dünyanın her tarafından insanlar birbirlerini tanımadan birbirleri ile savaşır durumdadırlar. Geçenlerde sanırım Yunanistan da oynana bir maçta bir İngiliz taraftar diğer takımın taraftarlarınca öldürüldü. Ölen öldüren birbirini tanımıyor. Dünyanın bazı bölgelerinde paralı askerler.  

Aslında insanın doğaya uyumlu olmayan ve bencil düşünce sisteminden kaynaklanan bu olaylara filozoflar ve bilginler hep ses yükseltmişlerdir. Özellikle de Anadolu coğrafyasında tarihi süreçte yaşayan filozoflar, bilginler ve sonrasında Anadolu Aydınlanmasının düşünürleri, insanı ve erdemliliği sıkça işlemiş ve özlü ifadeleri taşlara kazıyarak geleceğe aktarmışlardır. Bitki ve hayvan türlerinin evcilleştirildiği, ıslah edildiği, yerleşim yerlerinin kurulduğu, yazının geliştirildiği topraklarda tarihin üstünde oturuyoruz; ancak farkında mıyız, sorusunun cevabı ne yazık ki “değiliz."

 

Topraklarımızda Yaşamış Filozofları Ne Anlamışız, Ne de Dinlememişiz

Kendi toprağımızda yaşamış filozofların yarattığı Anadolu Aydınlanmasını ne yazık ki kendi toprağımızda değil, ancak Batı dünyası dediğimiz Avrupa kıtasında gerçekleşerek bilim ve teknolojiyi yarattı. Biz, bize ait olan öğretileri ve felsefeyi hayata geçirerek daha gelişmiş ve mutlu bir toplum yaratarak topraklarımıza çok şey katabilirdik. Örneğin, Mevlâna Celaleddin Rumi, Yunus Emre ve diğer filozoflar insanın kendini tanıması ve gerçekleştirmesi için sevgi, hoşgörü ve bilgelik üzerine çok güzel sözler söylemişlerdi. Mevlâna, "Mesnevi" adlı eserinde şöyle der: “Ey oğul! Bil ki, sen ne ararsan kendinde ara; çünkü sen, senin aradığın şeysin” der. Yani insanın kendi içindeki potansiyeli fark etmesiyle bu potansiyelinin onu ortaya çıkarması gerektiğini vurguluyor.

 

Yunus Emre’nin,

İlim ilim bilmektir

İlim kendin bilmektir

Sen kendin bilmezsin

Ya nice okumaktır

 

Hacı Bektaşi Veli'nin "İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır" ifadesinin temelinde bilgiye ve akla dayalı bilginin olmadığı yerde gelişmenin mümkün olmayacağı düşüncesi yatmaktadır. 600 yıl sonra aynı topraklarda Mustafa Kemal, "Benim manevi mirasım bilim ve akıldır ..." diyerek gelecekte nasıl bir yol ve yöntem izlenmesi gerektiğini ifade etmiştir.

 

Keşke Üzerinde Yaşadığımız Doğanın, Kültürel Varlıkların ve Tarihin Farkında Olsak

Keşke biyolojik bir yaratık olarak kendimizi tanıyıp, kendimizi gerçekleştirmek için Karl Popper'ın dediği gibi, zihnimizdeki düşünceleri başkalarıyla tartışarak daha iyi anlamaya çalışsaydık. Gerçeklikle uyumsuz, fiziksel dünyada etkisi olmayan hayali düşünceleri tartıştırmadan ne kendi gerçeğimizi ne de dünya gerçeğini anlayabiliriz.

Düşüncelerimizi açıkça ifade edebilseydik ve eleştiriye maruz kalarak kendimizi sorgulasaydık, bugün muhtemelen dünya farklı bir yer olurdu.

Düşünce özgürlüğü, farklılıklara tahammül, doğanın yasalarına uygun yaşam, artık hepimizin omuzlarında taşıdığı bir sorumluluktur. Ne yazık ki tarihimizi bilmediğimiz gibi üzerinde yaşadığımız toprakların bize bıraktığı değerleri, fiziksel yapıyı ve kültürel değerleri okuyamadık, öğrenmedik, öğretemedik, koruyamadık ve elden çıkarıyoruz. Geçtiğimiz yüzyılda Mustafa Kemal'in fark ettiği eğitim yoluyla uygulamaya koymaya çalıştığı kavramı da anlayamadık. Dünyanın merkezinde, tarihin şekillendiği uygarlık kavşağında Anadolu'da, doğanın ve insanlığın birikimli kültürünü hoyratça kullanmanın sonuna inşallah gelmemiştir. Göbeklitepe, Karahantepe, Alacahöyük, Çatalhöyük, Efes, Ürgüp Göreme’deki yeraltı şehirleri ve Nemrut dağındaki kral heykellerinin tarihsel önemlerini anlamdık anlatamadık. Bir ucundan bir ucuna dört mevsimin yaşandığı ekolojiler diyarı (Pro-rektör Prof. Mithat Özsan) Anadolu coğrafyasına 3500’ü endemik olan binlerce bitkinin yetiştiği coğrafyayı/biyocoğrafyayı anlamadan dozerlerle çam, zeytin, narenciye ağaçlarını kökünden ederek üzerine yerleşim yeri ve maden sahası açtık. Anlamadık, aynalamadığımızı da anlamadık. Ne yazık ki ne kendimizi ne de dünyadaki yaşamı bütünlüklü olarak anlayabildik. Bu durumu Ozan Mahsunu Şerif bir kendisi üzerinden şöyle ifade ediyor;

Seyyah oldum pazar pazar dolaştım

Bir tüccara satamadım ben beni

Koyun oldum kuzum ile meleştim

Bir tüccara katamadım ben beni

Olmaz olsun atamadım beni beni, dost ben beni

 

Doğaya sahip çıkmak, kültüre sahip çıkmak, geleceğe sahip çıkmak, yaşama sahip çıkmak, insana sahip çıkmak. Kendimize sahip çıkmak!

 

29 Ağustos 2023, Adana. 

YORUMLAR
DİĞER YAZILARI Üniversite Sıralaması Yapan Kuruluşlara Artan Tepkiler Neyin Eleştirisi? Belediyeler Nede Ekolojik İlkelere Göre Yönet Yaşamını Gönül Gözü ile Sazının Tellerine Döktüğü Özlü Sözlerle Anlatan Âşık Veysel’in Ardından İsrail ve Filistin Çatışmasının Öğrenciler Tarafından Eleştirilmesi ABD Üniversitelerinde Özerkliğe Müdahaleyi Getirdi. Rektörler İstifa Etmek Zorunda Kaldı Yapay Zekâ Fırsat mı Tehdit mi? Yararlı mı Zararlı mı? Depremin Yarattığı Acı Halen Taze. Yaşamsal Sorular Devam Ediyor. Geleceğe Yönelik Ders Çıkarılmamış Gözüküyor! İnsan İnsanın Kurdu mu? Yalnız bu Kurt Kendi Türünü Tüketen Bir Kurt! Tarım Eğitimi Niteliğinin Geliştirilmesi İçin Paradigma Değişimine İhtiyaç Duyulmaktadır TARIM EĞİTİMİN ÇIKMAZI, EĞİTİM KALİTESİNİN SAĞLANAMAMSI Glasgow ve Dubai’de Yapılan İklim Değişimleri Toplantılarında Fosil Yakıt Kullanımı Sınırlandırılması Konusunda Somut Gelişme Var mı? Yine Beklenti, Yine Hüsran! Benim Kuşağım Ülkesi İçin Çalışmak Üzere Yetiştirildi Öğretmenler Gününü Mesleğin Saygınlığına Uygun Olarak Kutlanmalı. Bilgi ve Bilime Saygı Ancak Saygın Öğretici ile Sağlanır Üniversite İlkeleri İle Bağdaşmayan “Uydurma Makale Üretimi” ve Akademinin Geldiği Yer 10 Kasım’da Atatürk’ü Yaptıkları ve Aydınlanmacı Değerini Anlayarak Anmak YÖK’ün Kuruluş Yıldönümünde Özerk Üniversite Talebini Ülkenin Geleceği Adına Yenileyelim Çukurova Üniversitesinin 2023-2024 Eğitim-Öğretim Yılı Açılış Dersinde Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in Verdiği Mesajlar CUMHURİYETİN İKİNCİ YÜZYILA GİRERKEN, İLK YÜZYILDA ÜNİVERSİTE VE BİLİMSEL GELİŞİMELER Bugünkü Gençliği Yaşadığı Sorunları 1980’li Yılların Mirasından mı Kaynaklanıyor?