Türkiye genelinde yaşanan ekonomik kriz ve artan enflasyon, eğitim çalışanlarını derinden etkiliyor. Maaş zamlarının enflasyon karşısında erimesiyle birlikte öğretmenler, memurlar ve yardımcı personeller ay sonunu getirmekte zorlanıyor. Ancak tüm bu zorluklara rağmen, eğitim çalışanlarının sessizliği dikkat çekiyor.
Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası Rize İl Temsilciliği’nden yapılan açıklamada, “Eğitim çalışanlarının alın teri, siyasal hesapların gölgesinde değersizleştiriliyor” denilerek hem ekonomik hem de sendikal düzene sert eleştiriler yöneltildi.
“Zamlar Kâğıt Üzerinde, Market Gerçeğinde Yok Oluyor”
Açıklamada, eğitim çalışanlarının maaşlarının enflasyon karşısında hızla eridiğine dikkat çekilerek şu ifadelere yer verildi:
“Her yıl verilen maaş artışları, daha cebimize girmeden enflasyon karşısında buharlaşıyor. Maaş bordrosu ile market fişi arasındaki uçurum her geçen gün büyüyor. Eğitim çalışanı artık aldığı maaşla yalnızca ayın ilk haftasını çıkarabiliyor. Buna rağmen, susturulmuş bir sessizlik hâkim. Oysa bu sessizlik, sistemin tam da istediği şeydir.”
“Maaş Günü Banka Borcuna, Ertesi Gün Eksi Hesaba”
Sendika açıklamasında, birçok eğitim çalışanının ay başında aldığı maaşı daha ilk gününde borç ödemelerine yatırmak zorunda kaldığına da dikkat çekildi:
“Bugün ülkenin dört bir yanında eğitim çalışanları, maaşlarının yattığı gün eksi hesaplarını kapatıyor, kredi kartı borçlarını ‘takla attırarak’ yeni aya borçla başlıyor. Eğitim gibi kutsal bir mesleği icra eden insanlar artık bankaların ve kredi kartı faizlerinin pençesinde ayakta kalmaya çalışıyor. Bu tablo sadece ekonomik değil, psikolojik bir çöküşün de göstergesidir.”
“Sendikalar Siyasetin Gölgesinde Kalmamalı”
Sendika, siyasal sendikacılık anlayışının çalışanların hak mücadelesini gölgelediğini belirtti:
“Bugün birçok sendika, üyelerinin sorunlarını çözmek yerine siyasi pozisyonlar üzerinden hareket ediyor. Eğitim çalışanı da kendi geçim derdini değil, sendikasının genel merkezinin kimlere yakın olduğunu konuşuyor. Bu durum, hak mücadelesinin içini boşaltıyor ve öğretmenleri edilgen bir hale getiriyor.”
“Suskunluk, Hak Arama Kültürünü Yok Ediyor”
“Hak kayıpları karşısında sessiz kalmak, kısa vadede konfor sağlıyor gibi görünse de uzun vadede mesleğin saygınlığını ve öğretmenlik onurunu zedeliyor. Bugün geçinemeyen ama tepki vermeyen her eğitim çalışanı, aslında kendi geleceğine sessizce onay veriyor.”
“Eğitim Emekçisinin Sesi, Dayanışmayla Yükselir”
Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası Rize İl Temsilciliği açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Biz siyasetten bağımsız, emeğin onurunu savunan bir anlayışı benimsiyoruz. Amacımız, eğitim çalışanlarının hak arama bilincini yeniden canlandırmak ve dayanışmayı güçlendirmektir. Çünkü suskunluk kayıpların, dayanışma ise değişimin başlangıcıdır.”
“Geçinemiyorsan, Susma: Sendikal Tercihini Gözden Geçir!”
Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası Rize İl Temsilciliği, açıklamanın sonunda geçim sıkıntısına rağmen hâlâ siyasal sendikaların üyesi olarak kalan eğitim çalışanlarına da seslendi:
“Bugün maaşınız enflasyon karşısında eriyor, ay başında yatan paranız borç ödemelerine gidiyorsa, artık sorgulama zamanıdır. Yetkili sendika koltuğunu koruyor ama sizin sofranız boşalıyor. Siyasetle iç içe geçmiş sendikalar, sizin değil, kendi çıkarlarının peşindedir. Artık bu sessizlik zincirini kırın. Hak aramak için siyasetin değil, emeğin yanında olun. Çünkü gerçek değişim, eğitim emekçisinin cesaretiyle başlar.”



















