depobolaonline.com deneme bonusu veren siteler casino siteleri casino siteleri 2024 deneme bonusu veren siteler canlı casino siteleri instagram takipçi hilesi casino siteleri denemebonusuverensiteler.best deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler casino siteleri 2023 slot siteleri bonus veren siteler bonus veren siteler yeni casino siteleri yeni casino siteleri deneme bonusu veren siteler kazandıran bahis siteleri 30tl bonus veren siteler casinositeleri.best hoş geldin bonusu veren siteler bonus veren siteler rokubet giriş casino siteleri parmabet grandpashabet slot oyun siteleri canlı casino siteleri slot siteleri casino siteleri deneme bonusu veren siteler bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri deneme bonusu veren siteler vbet deneme bonusu deneme bonusu veren siteler takip.org deneme bonusu veren siteler Tarafbet Onwin deneme bonusu
Habere Tanık Rize Haberleri, Sondakika Rize haberleri,
HV
29 MART Cuma 16:37

Yaylalar

Kemal Gündoğdu
Kemal Gündoğdu
Giriş Tarihi : 08-08-2023 11:11

 

Kışın yaşam koşullarının zor olduğu, hatta hiç olmadığı yüksek yerler, yani yaylalar, yazın hayat dolu bir ortamdı bizim ülkemizde. Köylerde yaşayan insanlarımızın büyük bir bölümü yaz geldiğinde hayvanları ile çoluk çocukları ile birlikte yaylalara koşar, bol oksijen, temiz hava alarak,  berrak ve soğuk sularını içerek adeta tedavi olup çelik gibi bir bedenle son baharda köylerine dönerlerdi. Maçka’nın yaylaları on beş doktora bedel, boşuna söylenmiş bir söz değildi! Gerçekten yaylalarımız şifa kaynağı, doğal tedavi merkezleri idi.

Evet, geçmişte öyle idi, şimdi değil, üzgünüm, ama bu yerler, yani yaylalar terk edilmiş durumda. Şimdilerde yaylalara gelenler artık köylüler değil, kentten gelen günübirlikçiler. O günübirlikçilerin dışında yaylalar ıssız, yaylalar öksüz, yaylalar garip!

Aslında kentli değilim, ama kentliler gibi günübirlik bir yayla turuna çıktım. Rize’nin çok bilinen Elevit, Vito ve Madara yaylalarını ziyaret ettik. Her şey harikaydı, ama ben üzgündüm. Çocukluğumun yaylarını bulamamıştım. Ne hayvan sürüleri vardı yaylalarda, ne gübre kokusu, ne de süt, peynir, çökelek. Kentlilerin modernize etmiş olduğu evcikler ve o evciklerin etrafında oynayan kentli çocuklar, horon tepen ergenler ve boynu bükük bir kenara ilişmiş yaşlılar vardı. Ne elinde bakracıyala süt sağmaya giden anaç köylü kadınları vardı, ne  de avluda atını timar eden yiğitler! Kentliler ya otomobilleri ile gelmişlerdi, ya da bizim gibi tur aracıyla. Akşam olunca herkes kente dönecek, yayla yine garip, yine öksüz, yine ıssız kalacaktı!

Ne yazık ki köylülerimiz hayvan beslemiyor, yaylaya da çıkmıyor. Onun yerine bir kent özentisine kapıldılar, şehre akın ettiler. Yaylada tam bağımsız özgür birey olmak yerine kent kuralları ile ve de kirli havasıyla yaşamayı tercih ettiler. Bunun sonunda da sağlıksız, GDO LU besinlerle beslenerek soluk benizli cılız, zayıf bedenli ve sadece günübirlik gülebilen, neşelenebilen, stresli, hastalıklı bir nesil ortaya çıktı.

Devlet, devasa şehir hastaneleri yapmak yerine, köylümüzü ve hatta kentlimizi yaylalara yönlendirebilecek önlemler almalıdır diye düşünüyorum.

 

 

 

 

YORUMLAR