Demir çelik sektörüne yönelik olarak, Ankara merkezli başlatılan operasyon ile üç büyük grup olan ; “Eryılmazlar, E.Evcil ve M.Karabacak” gruplarına vergi usulsüzlüğü ve naylon fatura suçlarından operasyon yapılarak üç yüz kişi gözaltına alındı, bu kişilerin yirmi dokuzu tutuklandı. Devletin yaklaşık olarak yirmi beş milyar lira zarara uğratıldığı ifade ediliyor. Ankara’nın sonra, İstanbul’a da sıçrayan operasyonun ardından İzmir ve ülke geneline yayılacağı söyleniyor. Bir anda çok hızlı bir şekilde başlatılan operasyonun medyada çıkan haberlerin ardından, birileri tarafından ateşi söndürülmeye çalışılıyor.
Peki demir çelik sektöründeki bu vergi usulsüzlüğü ve naylon fatura işleri nasıl oluyor. Bir haftalık bir araştırmanın sonuncunda sektörde yaşanılan bu usulsüzlükle ilgili epeyi bir bilgiye ulaştık. Sektörde KDV nedeniyle ortaya çıkan yüksek gelir vergisini, daha az göstermek için sektörün baronları tarafından tespit edilen garibanların ağzına bir parmak bal çalınarak bu şahısların üzerine çakma şirketler kuruluyor. Bu şirketlerden kesilen naylon faturalar, demir gruplarınca gider olarak gösterilerek her yıl devlet milyarlarca lira zarara uğratılırken, birileri kısa yoldan köşeyi dönüyor. Hatta bu naylon faturalar başka sektörlere de KDV’yi az göstermek için yüzdelik komisyon karşılığında satılıyormuş. Şimdi bizim bir haftada ulaştığımız bu bilgileri devletin kurumlarının bilmemesinin imkânı yoktur bence… Yorumu siz okuyucularımıza bırakıyorum.
Geçen hafta kaleme aldığımız, “Alo Ben Köksal…” yazısıyla…”Demir Yumruk” operasyonu arasında nasıl bir bağlantı var? İşte şimdi biraz o bağlantıya dikkat çekelim. Hani bir söz vardır. Bayram değil, seyran değil… Eniştem beni niye öptü? Önce Ankara, sonra İstanbul, tam sıra İzmir’de derken… Birilerinde bir panik havası oluştu. Bu sefer telefonla da bu iş olmaz. Görüntü vermek lazımdı. Çok güzel bir söz vardır. İflas eden iş adamı, lüks otellerde kokteyl verirmiş. İşte tam da bu hesaptan, ülkemizde usulsüzlüğü olan her kişi mutlaka bu usulsüzlükleri örtmek için siyasilerle görüntü vererek, bakın benim arkam sağlam imajı vermeye çalışır. Bu köprüden önceki son çıkıştır. Bunun bir sonraki adımı da kaçmak olur. Acaba birilerinin yakınları, demir-çelik ve sac işlerimi yapıyor? Nedense hep aklıma böyle sorular geliyor? Şimdi, bu mesele de anlatmakla bitmez. En iyisi haftaya da bir şeyler kalsın. Yazımızı yine kısa bir öyküyle bitirelim. Tilkinin biri siyasete girmiş. Demişler ki ona senin sloganın ne? Tilki cevap vermiş:
-“Kahrolsun kümesler, yaşasın tavukların özgürlüğü…” demiş.