AK Parti Eski İl Başkanı İshak Âlim’in yakın zamanda atmış olduğu bir Twette;
Teşkilatçılık disiplin ister,
Teşkilatçılık fedakârlık ister,
Teşkilatçılık tutarlılık ister,
Teşkilatçılık egodan arınmışlık ister,
Teşkilatçılık nefis terbiyesi ister,
Teşkilatçılık sağlam karakter ister,
Teşkilatçılık dik duruş ister,
Teşkilatçılık samimiyet ister,
Teşkilatçılık ortak akıl ister,
Ortalıkta ben teşkilatçıyım deyip dolaşmakla teşkilatçı olunmaz.
İfadelerinde kimi kastettiği birçok mecraca sorgulandı. Arife tarif lazım değil sözleriyle aslında kimi kastettiği ap açık ortadaydı. Sayın Âlim’e ithafen daha önceden yazmış olduğum; “Kızma İshak Başkan” adlı yazımda, kendisine etrafında dönen dolapları anlatmaya çalışmıştım. Tweetin muhatabı olan zatı muhterem kişisel menfaatleri uğrunda İshak Başkanında ifade ettiği gibi görünürdü teşkilatçılıktan bahsederken perde arkasından her türlü entrikayı çeviriyordu.2023 milletvekilliği seçimlerinde bile son dakikada ittifaka yakışmayacak şekilde pazarda don satar gibi ittifak ortağı olan MHP’yi satmaya kalkınca Rize’de CHP’ye bir milletvekili hediye etmiş oldu. Bu zatı muhteremin ilk kaybı değildi. Önceki yerel seçimlerde Derepazarı, Çayeli, İkizdere ve Fındıklı ilçelerinde de yine aynı hataları nedeniyle kayıplar yaşanmıştı. Teşkilatçı olduğunu iddia eden kişi mevcut parti yönetimine paralel bir yapı oluşturarak Rize’yi il yönetimi dışında abisinin yönlendirmesiyle idame etmeye çalışıyordu. Birçok atamada İshak Başkanın önerdiği liyakatli isimler, göz ardı edilirken… Bu paralel yönetimin işi yaramaz yalakaları ne hikmetse perde arkasından atanıyordu.
Sadece liyakatsiz atamalar mı? Tabi ki hayır. Başta milli eğitim olmak üzere bu paralel yönetim güdümünde kurulan kumpaslarla, adeta örgütsel bir faaliyet yürütülüyordu. Daha önceki yazılarımda ifade etmiş olduğum suç örgütleriyle dahi iş tutan bu paralel yönetim, kendi menfaatlerine hizmet etmeyen herkesi bir şekilde oyunun dışına çıkarıyordu. Geçmişte Hasan Karal’ın başına gelenlerin aynısı İshak Âlim’e de yapıldı. Yaşanılan süreçlerde bir suçu olmayan İshak Başkanın tek hatası yaşanılanlara sessiz kalmasıydı. Peki, yapılanlara tepki gösterseydi ne olurdu? Sorusunu da bu filmi daha önce izlemiş birisi olarak ben cevaplayayım. Tıpkı Hasan Karal’ın başına gelen silahlı saldırı suikastı gibi bir saldırıya maruz kalabilirdi. Mafya, siyaset, iş dünyası üçgeninde tıpkı FETO benzeri bir illegal yapıdan bahsediyorum. Bu yapı yeri gelince adalete talimat veriyor. Biz haklısın dersek sen haklısın, biz istemezsek sen haksızsın diyecek kadar güç zehirlenmesine uğrayanlar mevcut il yönetimine paralel bir şeklide kendi menfaatlerine işler çevirdikleri için Sayın Âlim; “Ortalıkta ben teşkilatçıyım deyip dolaşmakla teşkilatçı olunmaz.” İfadelerini kullanmıştır.
Siyasete girmeden önce daha düne kadar pazarcılık yapanlar, şimdi siyasetin sayesinde perde arkasından çevirdikleri işlerle köşe oldular. Görünürde namus edebiyatı yaparken akrabaları aracılığıyla mafyatik oluşumlarla milletin kanını emiyorlar. Hem de bu işleri emniyet ve yargı destekli yapıyorlar. Kuran-ı Kerimde diyor ya; “Allah tuzak kuranların, en hayırlısıdır.” Bu perde arkasından iş çevirenlerin maskeleri yakın zamanda bir bir düşecek. Ben Sayın Âlim’den bu düzenbazları üst yönetimlere ifşa etmesini bekliyordum. Lakin süreç içerisinde gördüm ki bazı şahıslar akrabalık bağlarıyla daha düne kadar siyaseten alay ettikleri ve küçümsedikleri kişilerin ismi sayesinde geldikleri makamlarda teşkilata en büyük ihaneti yapıyorlar. Bırakın teşkilatı dava mava bile onlar için hikâye olmuş. Yani özet olarak İshak Alim bu paralel yönetime biat etmeyip, kirli işlerine hizmet etmediği için aday gösterilmeyeceğini bile bile sessiz sedasız bir şekilde siyasi arenadan çekilmiştir. Sabır her şeyin ilacıdır İshak Başkan… Gün gelecek bu soysuzların nasıl helak olduğunu hep birlikte göreceğiz. Ne diyordu Yunus Emre; “Olsun be aldırma Yaradan yardır. Sanma ki zalimin ettiği kardır. Mazlumun ahı indirir şahı. Her şeyin bir vakti vardır.”