İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
TBMM'de devam eden bütçe görüşmeleri, devletteki israfa vurgu yapan Genel Başkan Dervişoğlu, bütçe görüşmelerinin artık Türk demokrasi tarihinde hoş bir seda olarak kaldığını söyledi.
"Eskiden milyonlarca vatandaşımızın gözü kulağı ile yakından takip ettiği; siyasi partilerimizin her türlü soruları sorduğu, Başbakan'ın Meclis'e gelip hesap verdiği bütçe görüşmeleri, artık Türk demokrasi tarihinde hoş bir seda olarak kalmıştır" diyen Dervişoğlu, "Türkiye Yüzyılı dedikleri de bu talan şovu, bu yağma rüzgarıdır. Söz konusu olan, "Mllet iradesi" lafını ağzından düşürmeyen saraydaki zat’ın bir demokrasinin olmazsa olmazı olan millete hesap verme sorumluluğundan bilerek ve isteyerek sürekli şekilde kaçmasıdır. Bütçe görüşmeleri, yürütme erkinin hesap verme yoludur. İşte engellenen şey budur. Yürütme erkinin başının Meclis'in huzuruna gelerek hem yeni yılın bütçesini savunması beklenir hem de tamamlanacak yılda yaptığı harcamalara ilişkin hesap vermesi beklenir. Ama ne yazık ki saraydaki zat, 2019 yılından itibaren hiçbir bütçe görüşmesine katılmamış ve parlamento huzurunda hiçbir bütçe konuşması yapmamıştır. Bir anlamda söz konusu zat, meclisi adeta yok kabul etmektedir. Millet iradesinin tecelli ettiği bu mekan onun için anlamsız ve gereksiz görülmektedir" diye konuştu.
"BU BÜTÇE, BİR ZULÜM BÜTÇESİDİR"
Dervişoğlu, "Saray iktidarı geçmiş bütçelerinde olduğu gibi bu bütçe teklifinde de bütçe yapmayı bilmediğini bir kez daha gösterdi" dedi.
"Artık bu konudaki yüzsüzlüğünü saklayacak utanma duygusundan da uzaklaşmıştır" diyen Dervişoğlu, "İnanılmaz olan şey bütçe henüz kabul edilmeden dahi teklif aşamasındayken; 1 trilyon 931 milyar açık verilmesidir. Düşünün, daha bütçeyi uygulamadan yaklaşık 2 trilyon bütçe açığı ile karşı karşıyayız. 2025 yılı merkezi yönetim bütçesindeki israflar, garabetler Cumhurbaşkanlığı makamı ile bitmemektedir. Bütçe teklifi vatandaşın sırtına daha nice küfeler yüklemektedir. Çünkü vatandaşlarımızın içinde bulundukları ağır ekonomik şartları iyileştirici hiçbir düzenleme bütçe metninde yoktur. 2025 yılı faiz ödemeleri 2024 yılına göre gelecek yıl yüzde 50,3 artışla 1 trilyon 950 milyar liraya yükselmesi öngörülmektedir. Yani saatte ortalama 225,7 milyon lira fakirleşeceğiz. Sarayın faiz ve yağma çarkı, yandaşlar ve çeteler ise bir o kadar zenginleşecektir. Bu bütçe bir "zulüm bütçesidir." Bu bütçenin milletin dertlerinden uzak, milletin sıkıntılarına çare olmayan son bütçe olmasını diliyoruz" diye konuştu.
Dervişoğlu, bu ay meclis kürsülerinde, haberlerde izleneceklerin hükümetin, milletin alın terini, vergisini, servetini onun için nasıl harcayacağı değil, onu nasıl kendi emellerine alet edeceği, kamu hazinesini yağmalarken hangi bahanelere sığınacağı olduğunu belirterek, "Çünkü artık Meclis'in bütçe yapma yetkisi yoktur. Ortada, Beyt-ül mal’ı nasıl yağmalayacaklarına kılıf arayanlarla, bu malı yağmalatmamak için çırpınan bir avuç ehli namus millet temsilcisi vardır" yorumunda bulundu.
"İSTERSEN GİDİP İMRALI’DA GRUP TOPLANTISI YAPABİLİRSİN"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin PKK elebaşı Öcalan için yaptığı umut hakkı çağrısına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Bahçeli için, "Sen istersen gidip İmralı'da grup toplantısı yapabilirsin, bu saatten sonra yakışır da" dedi.
Bahçeli'nin meclis kürsüsü sözüyle ilgili arkasında ve ısrarlı olduğunu öne süren Dervişoğlu, şunları kaydetti:
"Neymiş; bebek katili, Meclis kürsüsünden konuşmalıymış! Sanki adam Aşağı Ayrancı'da oturuyor. Ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış bir terör suçlusu, Meclis kürsüsünden nasıl konuşacak Sayın Devlet Bahçeli? Dilinin altında bir bakla vardı, çıkardı. Bütün amacının Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı yeniden aday ve Cumhurbaşkanı olmasını teminden ibaret olduğunu itiraf etti. Ben Bahçeli'yi tanırım, o bir şey söylediğinde öznelerle yüklemlerin yeri karışır. Öbür baklayı da ağzından çıkar bakalım. Sen Abdullah Öcalan denilen terörist başının gerçekte TBMM'ye gelip konuşmasını mı istiyorsun, yoksa serbest bırakılmasını mı istiyorsun? Yeni bir af planına kapı mı aralıyorsun? Yok Türkiye Büyük Millet Meclisi'yle İmralı’nın ne farkı varmış, İmralı Türk toprağı değil miymiş. İmralı Türk toprağı olduğu Türk düşmanı o müptezeli orada hapishaneye tıktık, ölene kadar da yatıracağız. Ne söylediğinin bilincinde misin? Buradan bir kere daha sesleniyorum: Sen istersen gidip İmralı’da grup toplantısı yapabilirsin, bu saatten sonra yakışır da. Ama binlerce şehidin katili bizlerin cesedini çiğnemeden bu Meclis'e giremez. Vallahi giremeyecektir, billahi giremeyecektir".
Editör