Eğitim Bir Sen Elazığ 1 Nolu Şube Başkanı Bahşi, atanamayan veya sözleşmeli olarak çalışamayan birçok öğretmenin başka işlerde çalışmak zorunda kaldığını söyledi. Ücretli öğretmenlik uygulamasının ücretli kölelik sistemine dönüştüğünü belirten Bahşi, ücretli öğretmenliğin kaldırılmasını ya da bu öğretmenler için en azından asgari ücret ve ek olarak girdikleri ders sayısı kadar bir ücretlendirme yapılması gerektiğini belirtti.
''Dört yıl okumuş bir ücretli öğretmen ayda 7-8 bin lira kazanıyor''
İbrahim Bahşi, şunları söyledi:
''Bizde şöyle bir durum var. İstihdam durumunda öğretmenlik mesleğini değerlendirdiğimiz zaman mesleğe başlayan bütün öğretmenler sözleşmeli öğretmen olarak başlıyor. Sözleşmeli öğretmenler ders ücreti alabiliyorlar. Sözleşmeli öğretmenler şu anda bazı hakları açısından 4A dediğimiz kadrolu öğretmenlerle aynı statüye getirildi, son yaptığımız toplu sözleşmeden sonra. Ama şu an sözleşmeli öğretmenler tayin konusunda sıkıntı yaşıyorlar. 3 1 yapmak zorundalar. İstedikleri yerlere gidemiyorlar. Sadece bir yerde kalma, tayin isteme açısından 3 yıl artı 1 yıl kalarak tayin istiyorlar. Bunu kadrolulardan ayıran en büyük fark bu. Ancak benim bahsettiğim biraz da eğitimde kadrolu veya sözleşmeli olarak atama olmayan yerlerdeki ücretli öğretmenlik. Ücretli öğretmenlik değil, resmen ücretli kölelik. Niye? Örnek vereyim, Kovancılar Avla köyünde bir okul var ve bu okulda ortaokul ve ilkokul olarak öğrenciler eğitime devam ediyorlar. Bu okuldaki kadrolu ve sözleşmeli öğretmenler dışında kalan, ihtiyaç olan ki aslında orada fen bilgisi öğretmenine de ihtiyaç var, İngilizce öğretmenine de ihtiyaç var ama kadrolu veya sözleşmeli öğretmen yok. Bunu neyle dolduruyoruz? Ücretli öğretmenlik uygulamasıyla dolduruyoruz. Ücretli öğretmenlik şöyle; ders ücreti karşılığında derse yani sınıfa giriyor. Diyelim ki Avla Ortaokulunda İngilizce dersi kaç saat? 8 saat. 8 saat İngilizce dersine giriyor. Bu 8 saat derse girişin karşılığında ders ücreti alıyor. Bu da neye tekabül ediyor? Bunu topladığınız zaman toplam 7-8 bin liralık bir ücret alabiliyor.
''Büyük bir haksızlık var''
Yani siz devlet olarak bu okulun temizliği için TYP kapsamında aldığınız bir temizlik görevlisine, İŞKUR'dan temizlik için aldığınız bir elemana 17 bin lira asgari ücret veriyorsunuz ama eğitim fakültesini bitirmiş, öğretmen olarak güvenip çocuklarımızın eğitimi için ücret karşılığında derse giren bir öğretmen arkadaşımıza asgari ücret kadar bile vermiyoruz. Yarısı kadar bir ücret alıyor. Peki bu öğretmen arkadaşımız, derse giriyor mu? Giriyor. En güzel şekilde dersi işliyor. Nöbet tutuyor mu? Tutuyor. Biz buna ders ücreti dışında ekstra herhangi bir ücret vermiyoruz. Asgari ücrete de tamamlamıyoruz. Artı tuttuğu nöbetin ücretini diğer kadrolu öğretmenler alırken, ücretli öğretmene nöbet ücreti de vermiyoruz. Yani aldığı para ulaşım gideri ile yeme içmesine ancak yetiyor. Dolayısıyla burada ücretli öğretmenlik yapacağına belki bazıları mesleki açıdan rencide olmasalar, TYP kapsamında temizliğe başvuracaklar çünkü asgari ücret alacaklar. Dolayısıyla burada büyük bir haksızlık var. Bununla ilgili bir çalışmanın yapılması ve ücretli öğretmenlik uygulamasının bitirilmesi, en azından asgari ücret artı girdiği ders sayısı kadar ücret verilmesi gerekiyor. Ama maalesef bununla ilgili hiçbir adım şu ana kadar atılmadı. Böyle bir problem yaşıyoruz.''
''Bu enflasyonist ortamda bizlerin enflasyon rakamlarına göre maaşlarımızda aylık artış yapılmalıdır''
Öğretmenlerin alım gücünün düştüğüne işaret eden Bahşi, sabit gelirlilerin maaşlarına aylık olarak artış yapılması gerektiğini söyleyerek, şu ifadeleri kullandı:
''Öğretmenlerin alım gücü düştü. Bu enflasyonist ortamda ekonomik değerlerin düzelmesi sabit gelirlileri hiç ilgilendirmiyor çünkü bizim maaşlarımız belli süreçlerde ocak ve temmuz aylarında yapılan enflasyon rakamlarının açıklanmasıyla maaşlarımıza yansıyor. Özellikle 8 bin TL seyyanen yapılan zamlardan sonra bizlerin ek ücretlerinde de herhangi bir artış olmadı. Ders ücretlerimiz çok düşük bir noktada kaldı. Öğretmenlerin ek ders ücretlerinin de mutlaka iyileştirilmesi gerekiyor ve alım gücümüzün düştüğü bu ortamda bizim enflasyon rakamlarına göre aylık olarak maaşlarımıza artış yansıtılması gerekiyor. Her ay açıklanan enflasyon rakamları gösteriyor ki enflasyon düşüş trendine girmedi. Yani rakamlar belki TÜİK rakamları tarafından öyle görünüyor ama bizim ülke genelinde hissettiğimiz enflasyon maalesef rahatlık sağlayacağımız bir ortam değil. Kiralar gittikçe artıyor, doğal gaz, elektrik ve diğer emtia malzemelerindeki artışlar bizim gelirimiz sabitken, bunlarda herhangi bir düşüş olsa bile piyasaya yansımıyor. Dolayısıyla bu şu an sabit gelirliler için maalesef çok sıkıntılı bir sürece götürüyor. Özellikle öğretmen arkadaşlarımızın ek ders ücretlerinde bir artış yapılması bizi rahatlatacaktır.''
Editör