Unutulmaz Başhekim Rize Pazarlı İbrahim Seyfi Basa

1921 yılında Rize’nin Pazar ilçesinde doğdu. Dedesi İshak Basa en son Çorum Valiliği’nde bulunmuş, babası Nazım Basa ise hukuk eğitimi almasına rağmen mesleğini hiç yapmamış, ticarete atılmıştır.

BİYOGRAFİ - 11-03-2023 11:40

 

 

İlkokulu Pazar’da okuduktan sonra orta ve lise tahsilini Trabzon’da yatılı okulda tamamladı. 1938 yılında İstanbul Hukuk Fakültesi’ne girdi. Sonra Askeri Tıbbiyeye geçti. Siyamı Ersek gibi tanınmış tıp adamları ile birlikte okudu. 1944 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu. Stajını 1945 yılında Ankara Gülhane’de yaptı. 1948 yılında Ankara Gülhane’ye cildiye asistanı olarak girdi. Binbaşı rütbesiyle ordudan ayrıldı. Kısa bir süre Zeynep Kamil Hastanesi’nde çalıştı. Ardından Cerrahpaşa ve Haseki hastanelerinde 25 yıl başhekimlik yaptı. 1990 yılında Türkiye’nin ilk özel çocuk hastanesi Seba'yı açtı. Doğru Yol Partisi İstanbul İl Başkanlığı yaptı. 2010 yılında İstanbul’da vefat etti.

 

GENÇ YAŞTA BAŞHEKİM OLDU

1962 yılında Cerrahpaşa Hastanesi’nin başhekimi olduğunda hastanedeki diğer doktorlar hocası idi. Kırk bir yaşında o zaman Türkiye’nin en büyük hastanesi olan Cerrahpaşa’ya, Türkiye’nin en genç başhekimi olarak tayin olmuştu.

 

RENKLİ BİR YAŞAM

Haseki Hastanesi Başhekimi iken dönemin ünlü kabadayısı Dündar Kılıç’ın kendisine gelir ‘Benim 4 ay mahkûmiyetim var. Çok mühim işim var. 5 ay sonra girmem için bana bir rapor verir misin?’ diye ricada bulunur. Bir adamın 4 ay sonra hapse girmesi ile 4 ay evvel girmesi arasında bir fark var mı? Diyerek 5 ay hapse giremez diye rapor verir. Seyfi Basa ilk defa 1965 yılında başbakanlık koltuğuna oturan Süleyman Demirel’le arkadaştır. Bu sebeple, raporları daha bir itibar görmektedir. Onun Demirel’le tanışıklığı ise politikacı amcazadesi Ercüment Basa vesilesi ile olmuştur. Amcasının oğlu Mazhar Basa ise CHP ve GP’den 13. Dönem milletvekili olarak Meclis’te bulunmuştur.

 

ÇOK ZENGİN GENİŞ BİR ÇEVRESİ VARDI

Yirmi beş sene başhekimlik yaptığı için mafyasından zenginine kadar ona işi düşmeyen kalmazdı. Biri hapse mahkûm olmuştur; hapis yatamaz diye rapor verirdi. Birinin çocuğu sakattır, araba alacak, ‘Seyfi Bey rapor verir’ der, ulaşır rapor alırdı. Hiçbir şeyden korkmazdı. "Ben sahtekârlığı iyilik için yaparım" derdi. Bakanlık da raporlarını kabul ederdi. Çünkü onun raporu geçerli olurdu, Süleyman Bey’in (Demirel) arkadaşı olduğu için herkeste ‘Nasıl olsa Seyfi istediğini yaptırır’ zihniyeti vardı.”

 

Fatih Sultan KAR / İST.

Günün Diğer Haberleri